Niçin baktığımdan emin değilim, muhtemelen bugün olan her şeyin yüzünden, fakat bilgisayarında bir şeyler buldum. | Open Subtitles | لا أدري لماذا اتصل، ربما بسبب كل الأمور التي تحدث اليوم ولكني عثرت على شيء على حاسوبه |
Eğer o bunu bir kızdan ya da denemekte olduğunu bir çeşit uyuşturucudan kaptıysa. belki bilgisayarında bir bunun hakkında bir kayıt vardır. | Open Subtitles | حسناً، إن أصابته به فتاة أو مخدرات كان يجربها، فقد يكون ذكر لذلك على حاسوبه. |
Araştırma yapması gerekiyordu. Belki evinde notlar ya da bilgisayarında bir şeyler olabilir. | Open Subtitles | يجب أن يملك شيئا للتفتيش، يمكن أن يكون ملاحظات أو شيئا مـا على حاسوبه. |
Kardeşimin bilgisayarında bir dosya var şifresi "Sevmeyi deniyorum." | Open Subtitles | هناك تقرير على حاسوب أختي كلمة السر "أنا أحب المثابرة" |
Bugün Olivia'nın bilgisayarında bir şey gördüm. Bence tüm bu olanlarla bir ilgisi vardı. | Open Subtitles | لقد رأيتُ شيئاً على حاسوب (أوليفيا) اليوم. |
bilgisayarında bir şema falan yok. | Open Subtitles | لا خطط أو مخططات للبناء على حاسوبه |
İyi yakalamış. Sanders'ın bilgisayarında bir video var. | Open Subtitles | هناك مشهد من فيديو على حاسوبه المحمول. |
Powell, şehir merkezindeki ofisinin bilgisayarında bir dosya saklıyordu. | Open Subtitles | (بويل) كان يحتفظ بملف على حاسوبه بمكتبه بوسط المدينة |
Dr. Bailey'in bilgisayarında bir tür otopsi videosu buldum. | Open Subtitles | وجدت فيديو لتشريح ما (على حاسوب الد. (بايلي |
Elizabeth'in bilgisayarında bir şeyler buldun mu? | Open Subtitles | هل وجدت أي شيء على حاسوب (إليزابيث)؟ |
Arliss'in bilgisayarında bir şey buldum. | Open Subtitles | وجدت شيء على حاسوب (أرليس). |