Geçen hafta kimliği bilinmeyen bir yatırımcı 1.5 milyon hissesini sattı. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي، كان هناك مُستثمر مجهول قام بشراء 1.5 مليون سهم |
bilinmeyen bir mesaj servisini kullanmış, bilinmeyen bir yere teslimat gitmiş. | Open Subtitles | لقد قام بالاستعانة بمرسال مجهول وتم إرسال الصندوق إلى مكان مجهول |
Sadece bilinmeyen bir iblis tarafından bir dizi testten geçirildin. | Open Subtitles | لقد تم اختبارك بشكل متسلسل من قبل شيطان غير معروف |
Hesabına parayı bağlantımız olmayan, bilinmeyen bir bankadan ve hesaptan yatırıyoruz. | Open Subtitles | هل ستعطيني اية معلومات؟ سنضع المال في صندوق حساب غير معروف |
Fakat tanrılar, onun gemisini bilinmeyen bir yerde kayalara oturttu. | Open Subtitles | لكن حطمت الآلهة سفينته مرة أخرى فوق صخور وأمواج مجهولة. |
Yaklaşık iki saat önce, sayıları tam bilinmeyen bir grup adam | Open Subtitles | تقريباً قبل ساعتين مجموعة غير معروفة مِنْ الرجالِ |
Gizemli faksın internet aracılığıyla bilinmeyen bir vekil sunucudan gönderilmiş. | Open Subtitles | فاكسك الغامض، تم إرساله عبر .الانترنت من قبل بروكسي مجهول |
Ama biri bilinmeyen bir su sızıntısı. diğeri ise Mizuri Nehri. | TED | ولكن واحدا منهما ليس إلا مجرى هزيل مجهول من الماء، والآخر هو نهر ميسوري. |
Onlarla ilgili bilinmeyen bir parçadır bu. Ve biliniyor gibi davranmamalıyız. | TED | فهذا جزء مجهول منهم . و لا يجب علينا ان نتصرف كأنه معلوم |
Dünyanın etrafında dolanan ve bulunduğu nokta bilinmeyen bir uydunun konumunu yerden belirlemeyi başardınız. | TED | لقد تعرّفتم على مكان مجهول لقمر صناعيّ يدور حول الأرض من موقع معروف على الأرض. |
Binbaşı, Amberson olmanın hiçbir anlam ifade etmediği bilinmeyen bir dünyaya gitmek üzere hazırlanması gerektiğini biliyordu. | Open Subtitles | لأن الميجور قد عرف الآن كيف يخطط ليدخل إلى بلد مجهول حيث لا يثق تماماً أنه معروف هناك |
Doğaüstü bir olay yaşadığımız zaman... bu bilinmeyen bir şey olduğu için ödümüz patlar. | Open Subtitles | عندما نتورط في حدث خارق رعينا بيكون خارج ذكائنا فقط لأنه مجهول |
Henüz bilinmeyen bir organizmaya ait olduğu düşünülüyor dolayısıyla satıcı katalogda listeleyemedi. | Open Subtitles | ،يُزعم أنّه لمخلوق غير معروف .لذا لم يدرجه البائع في مرشد المزاد |
Benimle birlikte çiçek ve ot toplayan adı sanı bilinmeyen bir komutandı. | Open Subtitles | لقد كانَ قائداً غير معروف الذي كانَ .يقومُ بإلتقاط الأزهار والأعشاب معي |
Üçüncü teori; el yazmasının gerçek bir dille, fakat bilinmeyen bir alfabeyle yazıldığını söylüyor. | TED | الثالثة تقول إن المخطوطة كتبت بلغة حقيقية، ولكن بنص غير معروف. |
Çoğu zaman yüreğimiz ağzımızda dolaşıyoruz... ...çünkü bilinmeyen bir bölgede... ...suda araba kullanarak.... ...ilerliyoruz. | TED | ولكنه ايضاً يوم خطر .. نحن نقضي الكثير من الوقت ونحن نعبر المياه وهي مناطق مجهولة |
Buna göre, bilinmeyen bir bölgeye gidiyor olmalı. | Open Subtitles | طبقاً لهذا، لا بد من أنه يؤدي مباشرة إلى منطقة مجهولة. |
Ölüler bilinmeyen bir sebepten dolayı tekrar canlanıyor. | Open Subtitles | الأموات يعودون للحياة من جديد بقوة مجهولة |
Çok uzun zaman yolculuk ettiler, uzak ve bilinmeyen bir güneşin etrafında dönen Dünya adını verdikleri bir gezegene yerleştiler. | Open Subtitles | ..رحلوا بعيدا واقاموا وطنهم علي كوكب يدعي بالارض ..الذي يدور بعيدا وفي مجموعة شمسية غير معروفة |
Yani ya aklın başında değil ya da bu bilinmeyen bir durum değil. | Open Subtitles | و هذا يعني إما إنك في حالة غير طبيعية أو أنها ليست حالة غير معروفة إذاً.. |
Her biri iki yıl olan gönüllü hizmetlerini bitirmek için bilinmeyen bir yere taşınacaklar. | Open Subtitles | سيتم تغيير أماكنهم الى أماكن غير معلومة لاكمال سنتي الخدمة التطوعية |
Bir şeyi bildiğinizi düşünürsünüz ve sonra bilinmeyen bir şey olaya dahil olur. | TED | تعتقد أنك تعلم أمرًا، وبعد ذلك يظهر شيء غير معلوم في الصورة. |
Senatör John McLaughlin bugün, bilinmeyen bir tetikçi tarafından bacağından vuruldu. | Open Subtitles | اصيب في ساقه ظهيرة هذا اليوم من قبل اشخاص مجهولين |
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
Katya ofisten taksiyle ayrılıp bilinmeyen bir yere gitti. Durum kontrolümüzde. | Open Subtitles | , كاتيا غادرت مكتبها , اخذت تاكسى - الوجهه غير معلومه وضعناه فى ظرف - |