Yumuşak bir şapka giysen de, kürklü bir kasıklık taksan da, salağın teki kabul edileceksin, ama bir şaka bile bilmediğin için... şapka sana uysa da, saçını kestirsen de, ikna olmam! | Open Subtitles | إذا مالبست قبعةً مرنةً وزائدةً من الفرو فقد تُعتَبر مهرجاً، لكن لأنك لا تعرف الطُرفة حتى وإن قامت لتحلق شعرك، |
Nasıl söyleneceğini bilmediğin için aptal gibi hissediyıorsun. | Open Subtitles | اجل , انت تشعر مثل الاحمق لأنك لا تعرف كيف نطقها |
bilmediğin için böyle konuşuyorsun. | Open Subtitles | إنك تتحدث بهذا الشكل لأنك لا تعرف أي شيء |
Ve dans etmeyi bilmediğin için tehlikede olduğumuzun farkında mıydın? | Open Subtitles | وهل تعلم لماذا نحن في خطر, لأنك لا تعرف كيفية الرقص؟ |
Ne olacağını bilmediğin için eğlencelidir. | Open Subtitles | لأنك لا تعرف أبدا ما يجري ليحدث بعد ذلك. وهذا هو السبب في أنه من المرح. |
Kriptoanaliz yapmayı bilmediğin için değil mi? | Open Subtitles | لأنك لا تعرف كيف تقوم بتحليل الشيفرات، أليس كذلك؟ |
- Şu an canlı mı değil mi bilmediğin için iki ihtimal de mevcut durumda. | Open Subtitles | لأنك لا تعرف ان كانت حية ام لا فهي تقع في المكانين |
Bence onlara güvenip güvenemeyeceğini bilmediğin için endişeleniyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك خائفة جداً لأنك لا تعرف إذا كنت تستطيع الثقة فيهم |
O pusulayı ne yaptığını bilmediğin için doldur. | Open Subtitles | املىء هذه الورقه . لأنك لا تعرف ماذا تفعل . |
Hikayenin geri kalanını bilmediğin için. | Open Subtitles | حسنا, هذا لأنك لا تعرف بقية القصة |
İyi bir insan gibi görünüyorsun Henry. Nasıl olduğunu bilmediğin için şükret. | Open Subtitles | (تبدو رجلًا طيبًا يا (هنري فلتكن شاكرًأ لأنك لا تعرف ذلك |
Benim hakkımda bir halt bilmediğin için faturayı hocama çıkarmasana! | Open Subtitles | فقط لأنك لا تعرف أي شيئ حولي... لا تلقى اللوم على معلمي! |
Cevabı bilmediğin için mi cevap vermiyorsun? | Open Subtitles | ألا تجيب لأنك لا تعرف الإجابة |