| Ve üçüncüsü; Bin yıldan fazla yetecek kadar altın. | Open Subtitles | وثالثاً،،، ذهب ليس بوسعك انفاقه وإن عشت ألف سنة |
| Bu hayret verici hızda bile Voyager'in en yakın yıldıza ulaşması 80 Bin yıldan fazla sürer. | Open Subtitles | و حتى بهذه السرعة المدهشة سيستغرق فوياجر أكثر من 80 ألف سنة ليصل أقرب نجم |
| İşte bu yüzden günümüzdeki arı problemleri aslında yeni bir şey değil. Hatta Bin yıldan fazla süredir görülüyor fakat fark etmediğimiz şey problemin şehirlerde olması. | TED | إذن فمشكلة النحل اليوم ليست بالضرورة شيئاً حديثاً . فقد حدثت منذ حوالي ألف سنة ولكن ما لم نلاحظه بالفعل هي تلك المشاكل في المدن |
| Bin yıldan fazla bir arayla yazılmış iki efsane arasındaki dikkat çekici bir benzerliktir. | Open Subtitles | وتعتبر هذه مقارنة جذّابة ما بين الأسطورتين تكونت ويفصلهما أكثر من ألف عام |
| Bir yolculuk altmış Bin yıldan kısa sürede neslimizi Doğu Afrika'dan alıp gezegenin her yanına götürdü. | Open Subtitles | الرحلة التي أخذتنا من منشأنا في شرق أفريقيا عبر الكوكب في أقل من 60 ألف عام. |
| Bin yıldan fazla geçti ve aslan nerde ? | Open Subtitles | أكثر من الف عام مرت ايها الساحرة وأين الاسد الذي قلتي عنه؟ |
| Bin yıldan fazladır yaşıyor olmanın biraz nezaket öğreteceğini sanırsın ama uğramak için kendime karşı koyamadım. | Open Subtitles | لظننتما أن بقائي حيًّا لألف عام علّمني بعضًا من آداب السلوك لكنّي عجزتُ عن مقاومة زيارتكما |
| Fonio'nun beş Bin yıldan uzun süredir yetiştirildiği ve muhtemelen yetiştirilen en eski hububat olduğu ortaya çıktı. | TED | واتضح بأن الفونيو كانت تُزرع منذ أكثر من خمسة آلاف سنة وقد تكون أقدم الحبوب زراعةً في أفريقيا. |
| Arap bilimci İbni Heysem bu eski Yunan kuramının doğru olamayacağını anlayana kadar Bin yıldan fazla süre geçti. | TED | و استغرق تغير ذلك المفهوم أكثر من ألف سنة لحين ظهور العالم العربي، ابن الهيثم، الذي دحض نظرية الضوء اليونانية القديمة والتي من وجهة نظره منافية تماما للمنطق |
| Bu müzik Bin yıldan uzun süredir hiç duyulmamıştı. | Open Subtitles | هذه الموسيقى لم تسمع لأكثر من ألف سنة. |
| Bin yıldan daha uzun bir geçmişe dayanan, hiç çökmemiş bir gücün başısın. | Open Subtitles | ملكة أسطول لم يُهزم منذ ألف سنة |
| Bin yıldan daha uzun bir geçmişe dayanan, hiç çökmemiş bir gücün başısın. | Open Subtitles | ملكة أسطول لم يُهزم منذ ألف سنة |
| Bu Buda heykeli Bin yıldan da eski. | Open Subtitles | هاهو بوذا تخطى أكثر من ألف سنة |
| Herkes Bin yıldan beri ailesinden nefret ediyor. | Open Subtitles | (كارل كارلسن)! عائلته منبوذة منذ ألف سنة. |
| Antik Mayalar, aşağı yukarı 584 gün süren bu döngüyü Bin yıldan daha önce belirledi. Ve bu hâlâ Venüs'ün gökyüzünde ne zaman ve nerede olacağını doğru şekilde tahmin ediyor. | TED | حدّدت حضارة المايا القديمة هذه الدورة بـ 584 يومًا تقريبًا وذلك قبل أكثر من ألف عام ولا زالت تتنبّأ بدقّة متى وأين سيظهر كوكب الزهرة في السماء حول العالم. |
| Manastır Bin yıldan daha yaşlı. | Open Subtitles | يبلغ عمر الدير أكثر من ألف عام. |
| Bin yıldan fazla zamandır, bütün mutluluk şanslarımı elimden çaldı. | Open Subtitles | طيلة ألف عام سلبني كلّ فرصة لسعادتي. |
| Bin yıldan fazladır yaşıyorum. | Open Subtitles | لقد عشت أكثر من الف عام |
| Bu aletler Bin yıldan uzun süre önce miras kaldı. | Open Subtitles | هذه الأدوات توارثناها لألف عام |
| 10 Bin yıldan daha kısa bir süre önceydi. | Open Subtitles | لقد كان ذلك منذ أقل من عشرة آلاف سنة |