Bu yüzden bütün çaba onları binanın içinde tutmak üzerine. | TED | بحيث يتم بذل كل جهد للاحتفاظ بهم داخل المبنى. |
binanın içinde kamera sistemi yok ama adamlarımızdan biri onu takip etti. | Open Subtitles | لم نقم بالتصوير داخل المبنى و لكن احد عملائنا تتبعها |
binanın içinde tükettiğiniz yiyeceklerin parasını vereceğinizi varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنكي ستقومين بدفع ثمن الغذاء الذي أستهلكتيه في المبنى |
Peki bedeni sizin binanın içinde ne arıyordu? | Open Subtitles | فكيف أنها في نهاية المطاف في جدار في المبنى الخاص بك؟ |
Efendim, ben Alpha takımı lideri. binanın içinde üç kişi tespit ettik. | Open Subtitles | سيدى ، هنا قائد فريق ألفا إلتقطت ثلاثة أشكال داخل المبنى |
Avluda oynayabilirsin ama asla binanın içinde değil. | Open Subtitles | يمكنك اللعب فى الفناء و لكن ليس داخل المبنى |
Şu an da yıkılan binanın içinde insanların olup olmadığı bilinmiyor veya eğer birileri varsa yıkılan binanın altında zarar görmüş olabilir. | Open Subtitles | ولا يعرف لغاية الان اذا كان هناك من اشخاص في داخل المبنى او اذا كان هناك اصابات |
binanın içinde ateş eden bir çetenin olduğuna dair ihbarı değerlendirdik. | Open Subtitles | إستجبنا لنداء عن إطلاق نار بين عصابات داخل المبنى. |
Başka biri aradı. binanın içinde olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إتَصل شخص آخر وهو يقول بأنَه ما زال داخل المبنى |
Tüm siviller çıkmadan binanın içinde ateş edemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا إطلاق النار داخل المبنى حتى يخرج المدنيَين |
Saldırganın hâlâ binanın içinde olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ونحن نعلم أن مطلق النار لا يزال في المبنى في هذه اللحظة. |
binanın içinde sızıntı var, Jane. Rutubet bile olabilirdi. | Open Subtitles | هناك تسرب في المبنى قد يسبب الطين الأسود |
Öyleyse hâlâ binanın içinde. Aramaya devam edin. | Open Subtitles | حسنٌ، هذا يعني أنه لا زال في المبنى استمروا بالبحث. |
O binanın içinde. Seni durdurmaya çalışıyor. Gittiğinde sana kızgın olduğum için özür dilerim. | Open Subtitles | لقد دخل في المبنى إنه يحاول أن يوقفكِ آسف أني كنت غاضب قبل أن تغادري |
FBI binanın içinde. | Open Subtitles | حسنا، مكتب التحقيقات الفدرالي في المبنى. |
Şu an Habib Marwan'ın binanın içinde olduğunu doğrulamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | في الوقت الحالي نحاول التأكد أن (حبيب مروان) في المبنى |
Bilmem ama hâlâ binanın içinde olmalı. | Open Subtitles | آي لا يعرف. هو يجب أن ما زال يكون في البناية. |
Yani binanın içinde gördüklerimi görmelerinin imkanı yok. | Open Subtitles | إذاً من المستحيل أن نرى ما جرى بداخل المبنى |
Birçoğunuzun bildiği üzere, bulaşıcı bir madde binanın içinde serbest bırakılmıştır, ve otel karantinaya alınmıştır. | Open Subtitles | كما يعرف أغلبكم بالفعل, تم إطلاق مادة معدية فى المبنى |
binanın içinde olduğundan ondan konuşma dersi alıyorum. | Open Subtitles | أنا آخذ علاج للنطق لأنه في نفس المبنى |
Birileri borsaya saldırıyorsa binanın içinde olmamız gerekmez mi? | Open Subtitles | لو كان هُناك أحد يُحاول اختطاف السوق، ألا يُفترض بنا التوجّه إلى طابق التداول؟ |
Annem o binanın içinde bir yerlerde olabilir. | Open Subtitles | رجاءً ،، انتَ لاتفهم أظن أن والدتي قد تكونُ بالداخل هناك |
Reflektör tarafından yansıtılabilir, sonra doğruca tüpe geri döner, merceklere yönelir ve biz onu binanın içinde algılarız. | Open Subtitles | قد ينعكس بواسطة العاكس ومن ثمّ يعود من خلال الأنبوب ثانية, شاقاً طريقه من خلال المنظار وسنستشعره داخل البناية. |
Terk edilmiş bir binanın içinde bir takım alet edavat gördünüz. | Open Subtitles | و أنت ترى بعض المعدات داخل مبنى مهجور |