| Biri, tırnaklarıyla avuç içini çeyrek santim kazıyacak kadar yumruklarını sıkmışsa muhtemelen rüyasında midilliye bindiğini görmüyordur. | Open Subtitles | أقول عندما يقبض أحد ساعديه بقوة لدرجة أن غرز أظافره في معصمه بعمق بوصة، بالتأكيد لم يكن يحلم أنه يركب حصاناً. |
| Her sabah balkonundaki bisiklete bindiğini görüyorum. | Open Subtitles | لقد رأيتك تركب تلك الدراجة في بلكونتك كل صباح |
| Yani otobüse bindiğini görmeyeceksiniz. | Open Subtitles | إذاً، رجالك لن يمكنهم حالياً رؤيتها تصعد الحافلةِ |
| - Onun aynı gemiye bindiğini bilmiyordum... | Open Subtitles | ـ أنا لا أعرف هل استقل هذه الباخرة أم لا؟ |
| Evinin önünden taksiye bindiğini gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تركبين على متن سيارة الأجرة أمام بيتك |
| Yaşlı Fırtına'ya bile bindiğini herkes biliyor. | Open Subtitles | حتى عندما ركبت الرعد القديم، كل شخص عرف هذا |
| İvan, istasyona git, hangi trene bindiğini öğren. | Open Subtitles | ايفان ، أذهب إلى المحطة. أبحث عن القطار الذي ركب فيه. |
| Baksana, Bayan Kummer'ın trene bindiğini gördün mü? | Open Subtitles | . اسمعى, هل رأيت السيدة كومر وهى تستقل القطار ؟ |
| Bebeğin karnımı tekmelediğini hayal ediyorum sonra bisiklete bindiğini mezuniyet balosunu. | Open Subtitles | كلما اتخيل ان هذا الطفل يرفس داخلي وبعدها يركب الدراجه |
| Şahitlerin arabaya bindiğini söylediği adamın tasviri ile uyuyor. | Open Subtitles | إنّها تُطابق وصف الرجل الذي رآه الشهود يركب السيّارة. |
| Afrikalı Amerikalı tişört'ü ve yüzü kan içinde, genç bir çocuk otobüse bindiğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر شاباً من أصل أفريقي, يركب الحافلة والدماء على قميصه ووجهه بالكامل |
| Ayrıca komşularının çoğu da bize ait olan o büyük ve rahat siyah sedanlara bindiğini de görmüştür. | Open Subtitles | والكثير من الجيران شاهدوك تركب سيارتنا المريحة السوداء |
| Aria'nın park edilmiş bir arabaya bindiğini sonra da, siyah kapüşonlu birinin arabanın arka camına bir şeyler yazdığını. | Open Subtitles | حسنا,رأيت أريا تركب في السياره المتوقفه ثم رأيت شخص يلبس لبس اسود كتب شيئا في الزجاج الخلفي للسياره |
| Arama geldikten 10 dakika sonra arabana bindiğini gören bir komşun seni resminden teşhis etti. | Open Subtitles | تحققنا من صورتك من جار لك رآك تركب سيارتك بعد 10 دقائق من المكالمه |
| Neden bir yabancının arabasına bindiğini bir türlü anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا قبلت أن تصعد سيارة مع غريب |
| Yani ne zaman bindiğini görsem heyecanlanıyordum. | Open Subtitles | لذا شعرت بفرحة عارمة عندما رأيتها تصعد |
| Onun bu aynı gemiye bindiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أأنا لا أعرف هل استقل هذه الباخرة أم لا؟ |
| Nekhorvich'in Atlanta'daki Salgın Hastalık Merkezine gitmek için uçağa bindiğini biliyoruz. | Open Subtitles | لوثر , نحن نعرف أن داكوفيتش استقل الطائرة متوجها إلى مركز لمكافحة على الأمراض في أطلنطا |
| Benimle aynı arabaya bindiğini kimsenin görmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد المخاطرة بأن يراكِ أحد تركبين السيارة معي. |
| Nell ata bindiğini söyledi, burası en sevdiğin yermiş. Çok güzel. | Open Subtitles | أخبرتني (نيل) أنك تركبين الخيل وأن هذا أحد أماكنك المفضلة إنه جميل |
| Otobüse biniyorsun, otobüse bindiğini söylüyor. | Open Subtitles | إن ركبت حافلة يقول أنك تركب حافلة |
| Bayanın hangi durakta bindiğini şoförden öğrendik. | Open Subtitles | نعرف المحطة التي ركبت منها من السائق. |
| Ama bu, Jimmy'nin o taksiye nasıl bindiğini açıklamaya yetmiyor. | Open Subtitles | أتعرفون أمراً ؟ لا أظنه ركب السيارة |
| Metroya bindiğini biliyorum. Onu itmek kolay olur. | Open Subtitles | اعرف في الحقيقة أنها تستقل قطار الآنفاق أستطيعدفعهابسهولة. |