Kaybolmadan binlerce kilometre uzaklara göç edebilirler. Nasıl? | Open Subtitles | فإنهم يمكنهم الهجرة لآلاف الأميال دون أن يُضَلوا. |
Yolcuları saatte binlerce kilometre hızla taşıyan uzay gemilerini kontrol edebileceğimizi ve artık Dünya atmosferini aşarak yolcularıyla iletişim kurabileceğimizi biliyoruz. | Open Subtitles | سفن الفضاء التي تحمل الركاب لآلاف الأميال في الساعة يمكن التحكم بها |
Çocuklarından binlerce kilometre uzakta böyle bir şeyi yapmak istemezsin. | Open Subtitles | على بعد آلاف الأميال من طفلتيكِ لا تودين هذا لهما |
binlerce kilometre ötede ise, tek bir kişi günde 800 ila | Open Subtitles | آلاف من الكيلومترات من هنا آلاف الكيلومترات من هنا يستهلك بين ثمان مئة وألف ليتر من الماء |
O büyük nefretten binlerce kilometre uzaktayız ve burada hep birlikte huzurlu bir şekilde yaşıyoruz. | Open Subtitles | الفكره تكمن فى كون اننا على بعد الآف الاميال عن كل تلك الكراهيه و نحن نعيش سوياً بخير |
Birbirleriyle çarpışırlar saatte binlerce kilometre hızla. | Open Subtitles | اصطدما ببعضهما بسرعة عدّة آلاف الأميال في الساعة |
Problem ise bütün ilginç şeyler fizik çekirdeğinde oluyor ve çekirdek de binlerce kilometre demir, karbon ve silikonun arkasında gizli. | TED | المشكلة هي كل الفيزياء المثيرة تحدث في النواة و النواه مختبأة حول آلاف الكيلومترات. من الحديد و الكربون و السيلكون |
Efendim, koca bir ormanın içindeyiz, her yerden binlerce kilometre uzakta. | Open Subtitles | سيدى , لقد ضللنا فى الأدغال ألف ميل من لا مكان |
O zaman onu niye binlerce kilometre uzağa götürüyorsun? | Open Subtitles | إذاً لماذا تأخذها ألاف الأميال بعيداً عني؟ |
Okyanusun üzerinde, karadan binlerce kilometre ötedeler. | Open Subtitles | إنهم فوق المحيط، بعيدون بآلاف الأميال عن الأرض |
Elektrikli bir arabayı binlerce kilometre için şarj edebilir. | Open Subtitles | يمكنها شحن سيّارة كهربائيّة لآلاف الأميال. |
Onları binlerce kilometre taşıyacak bacakları test ediyorlar. | Open Subtitles | إنها تختبر أرجلها التي سوف تحملها لآلاف الأميال |
Belki vücudu o köprü üzerindeydi ama aklı, dikkati binlerce kilometre uzaktaydı. | TED | وبينما كان جسده على هذا الجسر، كان عقله وانتباهه على بعد آلاف الأميال. |
Angelika ve onun gibi çocuklar, binlerce kilometre uzaktaki yetişkinlerin zevki için internet ortamına taşınan bir eşya olmayacak. | TED | وأنجليكا وأولئك مثلها لن يكونوا بعد الآن كأنهم سلعة جلبت للإنترنت كمتعة للبالغين على بعد آلاف الأميال. |
Bu yöne doğru binlerce kilometre ötededir. | Open Subtitles | بدلا من ذلك إنه على بعد عدة آلاف من الكيلومترات بذلك الإتجاه |
Atmosferin üst katmanlarında binlerce kilometre uzunluğunda dev bulutlar görürüz. | Open Subtitles | في الطبقات العليا من الغلاف الجوي، نرى غيوم عملاقة، لعدة آلاف من الاميال |
O büyük nefretten binlerce kilometre uzaktayız ve burada hep birlikte huzurlu bir şekilde yaşıyoruz. | Open Subtitles | الفكره تكمن فى كون اننا على بعد الآف الاميال عن كل تلك الكراهيه و نحن نعيش سوياً بخير |
Ama içimden bir ses ülke genelinde binlerce kilometre seyahat etmiş ve sınırı geçmeyi başarmış senin gibi akıllı bir kadının başındaki bu ekip hemen her şeyi silah haline getirebilir değil mi? | Open Subtitles | ولكن يقول لي شيئا، امرأة ذكية مثلك، فريق الذين وأبوس]؛ لقد سافرت آلاف الأميال في جميع أنحاء البلاد، |
Negatifler buradan giriyor ve diğer taraftan vaftiz, düğün ve tatil anıları binlerce kilometre uzağa gönderilmeye hazır olarak çıkıyor. | Open Subtitles | الشريط يدخل من جانب، النيجاتيف وفى الجانب الآخر آلاف الكيلومترات من التجارب، حفلات الزواج، ذكريات أعياد ميلاد |
Bu odada da olabilirler binlerce kilometre uzakta da olabilirler. | Open Subtitles | قد يكونوا مُتواجدين بتلك الغرفة أو قد يكونوا على بُعد ألف ميل من هُنا |
binlerce kilometre yolu sırf Amerika'da yabancı herifin teki tarafından taciz edilmek için gelmedim. | Open Subtitles | تعلم، بأنني لم أقطع ألاف الأميال للوصول لامريكا لأتعرّض لمضايقه جنسية بالنظر من شخص غريب. |
Yerkabuğunun altında binlerce kilometre boyunca uzanan bir teraryum. | Open Subtitles | مربى للكائنات الحية تحت القشرة الأرضية بآلاف الأميال |