"bir ürünü" - Translation from Turkish to Arabic

    • نتاج
        
    • منتج
        
    • مجرد نتيجة
        
    Ben bu felsefenin bir ürünü olduğuma göre, 90/10'un ve ikinci olarakta eğimli bir yüzeyin üzerindeki yaşamın, ben bu şekilde büyüdüm-- sahip olduklarıma değer vererek. TED وبما أني من نتاج هذه الفلسفة ، الـ 90/10 ، وثانيا ، الحياة على المنحدر ، هذا ما تربيت عليه -- أن أقدّر ما حصلت عليه.
    Onlar gerçekte tecrübe ettiklerimiz ve arkasından olan her şeyin bir ürünü. TED هم نتاج ما شهدناه في الأصل وكل ما حدث بعد ذلك.
    60 ve 70'li yılların bir ürünü olduğunu söyledi, o zamanın kültürü öyleymiş. TED قال إنه نتاج الستينيات والسبعينيات، وهذة كانت الثقافة حينها.
    Biliyorsunuz ki bir ürünü ortaya çıkarmanın iki yolu vardır. TED تعلمون ان هناك طريقتان يمكنك بهما عمل منتج
    Bir şişeyi ya da sandalyeyi veya herhangi plastik bir ürünü alsam ve ona birkaç enzim eklesem parçalara ayrılırlar, orijinal moleküllerine ayrışırlar. TED آخذ قنينة أو كرسي أو أي منتج بلاستيكي آخر، وأضعه مع بعض الإنزيمات، فإنها تفصله، وتعيده إلى جزيئاته الأصلية.
    Çünkü kendi şirketime sahibim ve şirketim rakiplerinden daha iyi bir ürünü daha düşük bir fiyata satıyor. Open Subtitles وشركتي تبيع منتجاً أفضل من منتج المنافسين وبسعر أرخص من أسعار المنافسين
    O yaşadığım sıkıntıların sadece acılarımın bir ürünü olmadığı, Open Subtitles إنه يشعر أن هلعي هذا ليس مجرد نتيجة لحالة الحزن التي أعيشها وحسب, ولكنه
    Yüzyıl genetik mühendisliğinin bir ürünü. 266 00:19:11,245 -- 00:19:14,146 - Ne istiyorsun? Open Subtitles نتاج من الهندسة الوراثية لأواخر القرن العشرين
    Cape Town, sömürge geçmişinin bir ürünü olarak, gezegenin her köşesinden kendi genetik hikâyelerini getiren sakinlere sahiptir. Open Subtitles كيب تاون، نتاج ماضيها الإستعماري، مواطينيها جلبوا قصصهم الوراثية من كل زوايا الكوكب
    Doğa kanunlarının bir ürünü ve Büyük Patlama'dan arta kalan ham maddeler. Open Subtitles نتاج قوانين الطبيعة والمواد الخام . التى خلّفها الانفجار العظيم
    Varoluşun geçici ve şartlı olduğunu söyledik, acı ise hissettiğimiz bu durumun sadece doğal bir ürünü. Open Subtitles كما تعلمين, فقد عُلِمنا بأن الوجود ليس دائمًا ومشروط، وهذا الألم الذي نشعر به ما هو إلا مجرد نتاج طبيعي لذلك
    Hiç şüphesiz Fransız ile çalışmasının bir ürünü. Open Subtitles إنها، بلا شك، نتاج لسنوات من محاولاته المضنية للتفاوض مع الفرنسيين.
    Şüphesiz, yıllar boyu Fransızlarla uzlaşmaya çalışmasının bir ürünü. Open Subtitles إنها، بلا شك، نتاج لسنوات من محاولاته المضنية للتفاوض مع الفرنسيين.
    Ve bu sürecin tek işareti geçmişten bir hatıradan ziyade şu anki durumunun bir ürünü olduğundan emin olduğum şu belirsiz, tek söz. Open Subtitles والتقدم الوحيد كان تعبيراً مُبهم وأنا متأكده أنه نتاج وضعها الحالي هنا . وليس ذكريات من الماضي
    eğer biri bir ürünü satarak para kazanıyorsa , kendi düzenini tehlikeye atacak benzer bir ürünü satan diğerleriyle savaşacaktır. Open Subtitles فإذاربحشخصٌماالمالمنبيع منتجمعين, فإنه سيحارب وجود منتج أخر يمكن أن يهدد مؤسسته.
    Beni satacak bir ürün yaratmam için işe aldınız... - ...bir ürünü satmak için değil. Open Subtitles أنت وظفتني من أجل خلق منتج يبيع لا بيع منتج
    Eğer bir ürünü gerçekten severek kullanmıyorsam, asla övmem. Open Subtitles لن أقوم بتأييد منتج علانية إلا إذا كان حصري وأنا أؤمن به حقًا
    Apple "Deli İnsanlar" reklamını yaptığında satacağı bir ürünü bile yoktu. Open Subtitles ولكن إعلان المجانين؟ عندما صنعته آبل لم يكن لديها منتج لكي تبيعه.
    Bir şirketin kötü bir ürünü çıkarmamayı tercih etmesi önemli bir şey değildir. Open Subtitles الشركة تختار ألا تصدر منتج سيء هذا أمر مختلف
    Şirket, mucizevi şekilde bir ürünü için FDA'dan onay alıyor. Open Subtitles تحصل الشركة بشكل غريب على ختم موافقة إدارة الغذاء والدواء على منتج ما
    Ve siz burada bir mühendisin -- bu bir mimar veya profesyonel ürün tasarımcısı da olabilir -- bir ürünü 3 boyutlu olarak hazırladığını görebilirsiniz. TED وهنا ترى مهندس -- قد يكون مهندس معماري او مصمم منتجات محترف -- يصنع منتج ثلاثي الابعاد
    Sağcı olan bazıları bunu düşünüyor çünkü Müslüman kültürünü doğuştan şiddetli olarak görüyor ve solcu olan bazıları da bunu hayal ediyor çünkü Müslüman şiddetini, aşırı tutucu şiddeti olarak, sadece meşru dertlerin bir ürünü olarak görüyorlar. TED بعض اليمينيين يعتقد ذلك لأنهم يرون أن الثقافة الإسلامية عنيفة بطبعها، وبعض اليساريين يتخيلون ذلك لأنهم يرون العنف الإسلامي، العنف المتطرف، على أنه مجرد نتيجة للمظالم المشروعة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more