Donup kaldım, anlıyor musun? Yanlış bir şey söylemek istemedim? | Open Subtitles | تجمّدت , كما تعلمين لم أرد أن أقول شيئاً خاطئاً |
Sende benim karım hakkında kötü bir şey söylemek istiyorsan söyleyebilirsin. | Open Subtitles | هيا, أتريد قول شيء سيء عن زوجتي, يمكنك ذلك لا أهتم |
- Eğer bir şey söylemek istiyorsan onu durdurmalısın. | Open Subtitles | نعم، أعني، إذا كنت تريد قول أي شيء لها، وأود أن أقول لها قبالة. |
bir şey söylemek istersiniz diye kalem ve kağıt getirdim. | Open Subtitles | احضرت وسادة وقلم، في حال كنت أريد أن أقول شيئا. |
Bir daha bir şey söylemek istediğinde, söyleme. | Open Subtitles | أي وقت تشعر أنك تريد أن تقول شيئاً فقط إصمت |
Lois: Bak, çocukların önünde bir şey söylemek istemedim... ama koca bir kıç gibi davranıyorsun! | Open Subtitles | انظر لا أريد أن أقول أي شيء أمام الأولاد |
Eh o halde, bir şey söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً، إذاً ليس من الضروري أن تقول أي شيء |
Burayı yaşanacak hale getirene kadar bir şey söylemek istememiştim. | Open Subtitles | لم أرد أن أقول شيئاً حتى أتمكن من أن أجعله مكان للعيش به |
Tek bir şey söylemek istiyorum. Ben vaaz vermek ya da söylev çekmek istemiyorum ama... | Open Subtitles | أريد أن أقول شيئاً واحداً و لا أحاول هنا أكون ناصحاً أو تهكمياً بأي حال من الأحوال |
Anna yanımda. İkinize de bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | آنا معي هنا، أريد أن أقول شيئاً لكل منكما. |
Güvenli değildi. Adil de değildi. bir şey söylemek zorundaydım. | Open Subtitles | لم يكن آمنا، لم يكن عدلا، وكان علي قول شيء. |
Eğer sakıncası yoksa, lityum hakkında bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد قول شيء واحد عن الليثيوم، إن كنتِ لا تمانعين. |
Bir dakika içinde gideceğim, bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | سأصطحبه إلى المنزل حالاً ولكنني أود قول شيء |
bir şey söylemek istemedik çünkü biraz utandık. | Open Subtitles | ولم نكن نريد قول أي شيء لأن هذا محرج قليلاً |
Karar geçmeden önce sanık bir şey söylemek istiyor mu? | Open Subtitles | هل يود المتهم قول أي شيء قبل أن يتم اصدار هذا الحكم؟ |
Daha önce hiç söylemediğime yemin edebileceğim bir şey söylemek üzereyim. | Open Subtitles | أنا على وشك أن أقول شيئا قد أقسمت على عدم قولة |
Doğru, net bir şekilde bana bir şey söylemek istiyorum Tüm. | Open Subtitles | حسناً ، من الواضح أنك تريد أن تقول شيئاً لي |
bir şey söylemek zorunda değilsin söylediğin her şey delil olacaktır. | Open Subtitles | لا يلزمك أن أقول أي شيء إلا إذا كنت ترغب في ذلك ، ويقول أي شيء تفعله كما يمكن إعطاء الأدلة. |
Debra beni öldürecek çünkü bir şey söylemek istemedi. | Open Subtitles | ديبرا ستقتلني على هذا لأنها لن تقول أي شيء |
Olimpiyat adaylığımız hakkında son bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | والآن أودّ أن أقول شيء أخير لممثلينا في الألعاب الأولمبية |
Başka kimse yok. Durun, bir şey söylemek istiyor. | Open Subtitles | أنا لوحدي هنا إنتظري، يريد أن يقول شيئاً |
bir şey söylemek, bir şey yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا تحتاج أن تقول شيئا ولا تحتاج ان تفعل شيئا |
Barda bir şey söylemek istedim, ama yaptıklarımdan çok utanıyordum. | Open Subtitles | اريد ان اقول شيئاً للحانات لكن اشعر بالخجل لما فعلت |
Ama şimdi, şu Şerifinize dönersek ki elbette onun aleyhine bir şey söylemek istemem ama çevrenizde kurtulmak istediğiniz itler varsa niçin onun evine götürüp, bununla baş edebiliyor mu diye bakmıyorsunuz. | Open Subtitles | لكن الآن ، إن مأموركم هذا بالطبع لا أريد قول شئ ضده لكن إذا كان لديكم أى مغفل تريدون التخلص منه |
Fikrini değiştirecek bir şey söylemek istemem çünkü söylediklerin hoşuma gitti. | Open Subtitles | أعني بأني لا أريد قول شيئاً يغير رأيك لأنني أحببت ماقلتيه |
bir şey söylemek zorunda değilsin. Beni bu gece havaalanına götür, yeter. | Open Subtitles | ليس عليكِ أن تقولي شيئاً فقط قومي بتوصيلي إلى المطار الليلة |
Başkasından duymadan önce sana bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أود إخبارك بشيء قبل أن تسمعيه من شخصٍ آخر |