| Çünkü, açık söyleyeyim, hafif konjestif kalp yetmezliği diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لأنه، فقط لنكون صريحين، ليس هناك شيء اسمه قصور قلب احتقاني بسيط. |
| Çıplak bir adamın çıplaklık gününde yalnız olmasından daha kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء أكثر حزنا من من رجل عارٍِ لوحده في يوم العراه |
| Mulder, hayalet ya da psikokinesis diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | مولدر لا يوجد شيء مثل الأشباح و التأثير النفسي ؟ |
| Arenada muzaffer bir şekilde durmaktan daha güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أعظم من أن تقف منتصراً في ساحة الحلبة |
| Bizim gibiler için dürüst birinden daha tehlikeli bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أخطر لمن هم مثلنا من رجل صادق |
| Benim için delicesine âşık bir delikanlıdan sıkıcı bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك ما هو أكثر مللاً من أن تكون مفتوناً بالشباب |
| Bil ki dünyada bundan daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | أؤكد لكِ , لا يوجد شئ أهم فى العالم أجمع |
| Tüm bu yanlış haberler ve gerçeklik sonrası fikri hakkında -- bilmiyorum -- Joseph Goebbels'in bilmediği bir şey yoktur. | TED | ليس هناك شيء... لا أعلم عنه... جوزيف غوبلز، لا يعلم عن كل هذه الفكرة من وهمية الأخبار وما بعد الحقيقة. |
| Bir torpilin içi kadar karmaşık bir şey yoktur... | Open Subtitles | اتري ، ليس هناك شيء معقد اكثر من داخل الطوربيد |
| Çıkarımlarıma göre din kadar... gerekli bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء ضروري في قلب الخصم كما في الدين |
| Bir adamın hayatını çevirmek için bir adamın gülüşünden sakınmak gibi bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء مثل تفادي تهمة القتل العمد يمكنه ان يغير حياة الأنسان |
| Evet, Wisteria Yolu'ndaki bir geceden daha huzurlu bir şey yoktur. | Open Subtitles | نعم لا يوجد شيء اكثر سلاما من الليل في ويستيريا لين |
| Sudan bir kusurun içindeki mükemmelliği görmek kadar sersemletici bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء اذهل من هذا. من رؤية الكمال مع نقص طفيف. |
| Bir parça tahtayı kesmekten ve onu hareket ettirmeye çalışmaktan daha iyi bir şey yoktur. | TED | لا يوجد شيء أفضل من قطع قطعة من الخشب ومحاولة جعلها تتحرك |
| Sineztezi bir bozukluktan ziyade, gözlerin mavi olması gibi kişisel bir özelliktir, çünkü yanlış olan bir şey yoktur. | TED | تشابك الحواس سمة، تماماً مثل امتلاك أعين زرقاء، وليست مرضاَ لأنه لا يوجد شيء خطأ في هذا. |
| İnan bana, bir erkeğin yaşamında sevdiğini kaybetmekten kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | صدقني، لا يوجد ما هو أسوء في حياة الرجل من عندما يدرك أن أولئك الذين يحبهم |
| Adi bir hırsız kadar nefret ettiğim bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك ما أكرهه أكثر من لص بدائي مثير للشفقة |
| "Denemek diye bir şey yoktur, sadece yapmak ve yapmamak vardır." | Open Subtitles | لا يوجد شئ اسمه محاولة، إما أن تفعل أو لا تفعل. |
| Bir şirketin sağlıklı olması için yönetenler ve çalışanlar arasındaki ilişkiden daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد هناك شيء أكثر أهميّة بالنسبة لوضع الشركة من العلاقة بين عُمّالها وإدارتها |
| Brian, hayalet diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | براين .. ليس هنالك شيء يسمى أشباح كل شيء فقط |
| Dikkat dağınıklığı çağında, dikkat etmekten daha lüks bir şey yoktur. | TED | وفي عصر الذهول، ما من شيء أكثر فخامة من الانتباه. |
| Normal insan diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء كهذا |
| Reklamcılık camiasında yalan diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | فى عالم الإعلانات لا يوجد شيئاً أسمة كذب |
| Mükemmel olan bir şey yoktur, değil mi? | Open Subtitles | آجل ، لكن ليس هناك شئ مثالي ، أليس كذلك؟ |
| Konu o olunca tesadüf diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس ثمة ما يسمى بالمصادفة , ليس معه هو |
| Sıradan bir kazazede diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا وجود لما يسمى محض عالق في جزيرة. |
| Çünkü konu kadınlar ve paraya geldiğinde demedi demeyin kadının cüzdanına uzanması kadar kukuyu hızla kurutan bir şey yoktur. | Open Subtitles | لأن حين يتعلق الأمر بالنساء والمال سأخبركم الآن لا شيء يفسد المهبل أسرع من امرأة تذهب إلى حقيبتها |
| Tükürük ve kullanılmış diş ipi kadar "al beni" diyen bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شيىء يقول " خذنى "ة مثل رؤية البصقة و تنظيف الاسنان بالخيط |