Bu olaydan haberim yok ama eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لست متأكداً من ذلك ولكني متأكد من أن هناك تفسير. |
Hadi, burada kalamayız. Bak, buradaki her şey için bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | هيا , لآ يمكننا البقاء هنا لابد من أن هناك تفسير لكل هذا |
Eminim bir açıklaması vardır. Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن هناك تفسير للأمر لا أظن أن علينا القيام بذلك |
Neden telefonunu açmıyor bilmiyorum. Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | اوه لا أعلم لماذا لايرد على هاتفه نعم حسناً بالتأكيد هنالك تفسير لذلك |
Mutlaka bunun bir açıklaması vardır ya da sen bir ucubesin. | Open Subtitles | من الواضح انه سيكون هناك تفسيراً لذلك عدا من انك وحش؟ |
Eminim ki bir açıklaması vardır. Oturun yerlerinize. | Open Subtitles | أنا واثق بأن لديه تفسير لذلك اجلسوا في أماكنكم |
Bunların bir açıklaması vardır diye umuyordum, efendim ama Sydney'e sorunca söyleyemedi. | Open Subtitles | صلّيت، سيد، ذلك كان هناك تفسير. لكن عندما واجهت سدني، كان عندها لا شيئ. |
Bu gece olan herşeyin mantıklı bir açıklaması vardır, değil mi? | Open Subtitles | هناك تفسير لكل شيء حصل هنا الليلة بالتأكيد |
Kendime, bunun bir açıklaması vardır dedim. Clark bunu asla yapmaz. | Open Subtitles | ظللت أقول إن هناك تفسير آخر فلن يفعل كلارك هذا |
- O oda da bir şeyler oluyor. ama eminim bunların mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | شيء ما حدث في تلك الغرفة روبرت لم لا تصدقني؟ أصدقك , و لكني متأكد أن هناك تفسير منطقي |
Mantıklı bir açıklaması vardır. Bekleyin. | Open Subtitles | أعرف أن هناك تفسير منطقي لهذا، انتظريني وحسب. |
Sakin ol. Eminim bütün bunların bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | اهدأ فقط أنا واثق من أن هناك تفسير منطقي |
Eminim ki, bunun makul bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | واثق بأن هناك تفسير منطقي تمامًا لهذه الواقعة.. |
Kardeşlerim... Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | حضرات الإخوة والأخوات، مُتاكّد أنّ هناك تفسير لذلك. |
Eminim Hanna'nın neden orada olduğuna dair mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | انا متأكده ان هنالك تفسير معقول لوجود هانا هناك |
Yani, belki masumane bir açıklaması vardır. Gerçekten mi? Peki, bu ne olabilir? | Open Subtitles | حسنا.دعنا.دعنا نفكر.اقصد من الممكن ان يكون هناك تفسيراً بريئاً |
Belki de onun hakkında duyduğumuz her şey için bir açıklaması vardır. En azından onu bir dinlemelisin. | Open Subtitles | رُبما لديه تفسير بشأن كُل شيء سمعناه عنه ،عليكِ سماعه علي الأقل. |
Cevap vermemesinin mantıklı bir açıklaması vardır kesin. | Open Subtitles | لابد من وجود تفسير منطقي عن سبب عدم إجابته. |
Hayalet hikayelerini herkes gibi bende seviyorum ama bu olayın uzaylı yaratığın dirilmesinden daha iyi bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا أحبّ قصص الأشباح أيضاً، لكن لا بد من وجود تفسير منطقي لعودة وحش فضائي للحياة. |
Bak, bazen işler karmaşık görünebilir ama arkasında masum bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | اسمعي، في بعض الأحيان الأمور تبدو سيئة، وهناك تفسير بريء. |
Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا واثقة من وجود تفسير لهذا الأمر |
Bunun mantıklı bir açıklaması vardır. Sadece sen göremiyorsun. | Open Subtitles | هنالك تفسيراً منطقياً لذلك إنه فقط أمراً لا ترينه |
Hiçbir fikrim yok. Ama eminim mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لستُ أدري، لكنّي موقن أنّ هنالك تفسيرًا منطقيًّا |
Umarım bunların mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أأمل أن يكون هنالكَ تفسيراً منطقيّاً لكل هذا |
Her şeyin bir açıklaması vardır, bulmak gerekir. | Open Subtitles | -كل شئ له تفسير ، إنها مسألة اكتشاف السبب فحسب |
Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أعتقد أنهم تفهموا هذا |
Yapma. Bütün bu olanların bilimsel bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | بالله عليك , ثمّة تفسير علمي و منطقي لكل هذا |
Tamam, bu olayı iyice düşünelim. Yani, bir açıklaması vardır mutlaka. | Open Subtitles | حسناً لنفكر بالامر من المؤكد أن ثمة تفسير |