Sanırım bu yüzden üniformana yeni bir altın halka eklemem gerekecek! | Open Subtitles | لذا صنعت لك كتافيتين جديدتين من الذهب تناسبان بزتك العسكرية الجديدة. |
Demir Bankası'nın köle ticaretine hatırı sayılır bir altın yatırdığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أخمّن أن المصرف الحديديّ استثمر الكثير من الذهب في تجارة العبيد. |
Ama eğer bana bir altın madalyon verseydin boynumu boyamış boyamamış, umurumda olmazdı. | Open Subtitles | و لكني لن أمانع إذا منحتني قلادة ذهبية حتى إذا جعلت عنقي أخضرا |
Bana bir altın zincir borcun var. En azından parasını borçlusun. | Open Subtitles | انت تدين لي بسلسلة ذهبية او على الاقل بثمن سلسلة ذهبية |
Güzel bir altın tahtın yan kısımlarında süslü, dev yılan oymaları var. | Open Subtitles | المنحوتات مزخرفة من الثعابين العملاقة جناح عرش ذهبي جميل. |
Dün, tulumba sırası bendeyken bir adam geldi göğsünde iki demir, bir altın gamalı haç madalyası vardı tulumbanın kolunu son derece nazikçe ellerimden aldı "Bu şerefi neye borçluyum?" dedim "Şu anda pes edemeyiz." dedi "Çünkü, Ruslar son dört yıldır onlara yaptıklarımızı" "bunca mesafeye rağmen bize yapıyorlarsa" "çok yakın bir gelecekte tek bir canlı Alman kalmaz." | Open Subtitles | البارحة في المنبع كان دوري أتاني شاب ولديه وسام ذهبي على صدره |
Mekanın tam bir altın madenine dönüşebileceğini söyledi, bebeğim ama erken davranmazsan, biter. | Open Subtitles | يقول ان ذلك المكان ربما ان يكون منجم ذهب حقيقي عزيزي لكن اذا لم تذهب الى هناك قريباً هذه هي |
Satamadığımız bir altın madeni. | Open Subtitles | منجم ذهب ولا نستطيع البيع؟ |
Senden ayrılmıyorum. Bu bir altın madeni, dostum. Sen neden bahsediyorsun? | Open Subtitles | لن انهي العلاقه الان هذه فرصه ذهبيه بالنسبه لي , يارجل |
bir altın. Ön yüzünde Kral'ın sureti olan bir som altın. | Open Subtitles | إنه سفرن، عملة من الذهب الصلب والملك بنفسه مصوّر من الأمام |
Bu nedenle dayı, cebime tek bir altın ya da gümüş kırıntısı koymamış olsa dahi bana hayrının dokunduğuna ve dokunacağına inanırım. | Open Subtitles | وبالتالي، عمى ، على الرغم من عدم وضع قطع من الذهب أو الفضة في جيوبي... فانى أعتقد أن هذا يجعلنى سعيدا وسوفيجعلنىسعيدا، |
Silahlı birlik tarafından korunan bir altın kasası varmış. | Open Subtitles | وحدة عسكرية كانت ترافق الصندوق النقدي من الذهب |
Yani burada bir altın madeni var. | Open Subtitles | هذه الرسالة تحوى ما هو أثمن من الذهب لذا إجعل رسالتى هى الأخيرة |
1 Kasım 2001'de, "TimesOnline", Dünya Ticaret Merkezi enkazı içinde çok büyük miktarda bir altın bulunduğunu bildirdi. | Open Subtitles | فى 1 نوفمبر 2001، ذَكرت تايمز أون لاين بأن كميه كبيرة من الذهب إكتشفت فى حطام مركز التجارة العالمى |
Burnunda kocaman bir altın halka olur diye düşünmüştüm hep. | Open Subtitles | أتعلم لطالما اعتقدت ,أن لديك حلقة ذهبية كبيرة على أنفك |
Evet, bütün o harika küçük altın elmalara sahipti, ve Atlanta önde koşuyordu ve Hippomenes küçük bir altın elma yuvarlıyordu | TED | حسنا، كان لديه جميع تلك التفاحات الذهبيه الرائعه، كانت تتعداه، وكان يدحرج تفاحة ذهبية صغيرة. |
o önde koşuyordu ve Hippomenes küçük bir altın elma yuvarlıyordu | TED | كانت تتعداه، وكان يدحرج تفاحة ذهبية صغيرة. |
Bir bu, bir de öldürülmeden hemen önce üstünde olduğu bilinen kayıp bir altın parçası. | Open Subtitles | و أيضا قطعة ذهبية مفقودة من ممتلكات فاترمان كانت معه قبل وفاته |
Yirmi beş yıldır insanlar gidip onu görüyordu.Ben de onu gitmiştim ve ona bir altın vermiştim. | Open Subtitles | لمدة 25 سنة ، كان الناس يذهبون لرؤيته. ذهبتلرؤيتهبنفسي، و أعطيته نصف جنية ذهبي بنفسي. |
Otuz yıl süreyle polislik yaptım. Bana güzel bir altın şilt verdiler. Öyle bir çözüme ulaşamazsın, dostum. | Open Subtitles | أنا في هذا العمل منذ 30 سنة وأعطوني درع ذهبي جميل |
Hepsi spor ölçer olarak biliyor ama yanlış ellerde adeta bir altın madeni oluyorlar. | Open Subtitles | كل هذا يجري تحت إسم المُلاحقة المُلائمة ، لكن في الأيدي الخاطئة هذه ، على سبيل المثال إنها منجم ذهب حقيقي |
satamadığımız bir altın madeni. | Open Subtitles | منجم ذهب ولا نستطيع البيع؟ ! |
Mor kalmamış ama bir altın param var. | Open Subtitles | و لكن القرمزي نفذ و لكن تبقي لدي حلقه ذهبيه |
Ona değerlendirme yapması için bir altın uzmanı bularak toprağı test ettireceğiz. | Open Subtitles | فقط بما فيه الكفاية ..لأخذ عينةمنالتربة. وبعد ذلك نأتي بخبير للذهب للتقييم. |
Frank uzun zamandır polisler silah alıyor bu tekrar alıcı olarak bir altın madeni. | Open Subtitles | فرانك بماأنالشرطةيصادرونالأسلحة. أن هذا الزبون كمنجم الذهب. |