Hayatın bir amacı yok. Her yerde bir gelişigüzellik var. | Open Subtitles | -الحياة ليس لها هدف لو كل شيء تم فعله بالإستبداد |
Bizim gibi ilkel varlıklar için hayatın tek bir amacı vardır. | Open Subtitles | "بالنسبة للكائنات البدائية أمثالنا، الحياة كان لها هدف واحد بالنسبة لنا" |
Öyle görünüyor ki, kızım, yolculuğunun artık ikinci bir amacı var. | Open Subtitles | يبدو أن رحلتكِ سيكون لها غرض آخر يا ابنتي |
Bu gemideki yüzlerce kadın ve erkek görevlinin tek bir amacı var rüyalarınızı gerçekleştirmek | Open Subtitles | كل شخص من مئات الرجال و النساء فى الخدمة على هذه السفينة لديهم هدف واحد |
Ama onlara işkence etmek gibi bir amacı yoktu, değil mi? | Open Subtitles | لَكنَّه ما كَانَ في مهمة لتَعذيبهم، أليس كذلك؟ |
Bir adamın, erkek adamın dünyada hep bir amacı vardır. | Open Subtitles | رجل صادق، ولكن الرجل الحقيقي لديه هدف واحد في هذا العالم. |
İnsan, sonunun geldiğini görünce... yaşamının bir amacı olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | عندما يرى الرجل نهايته، يريد أن يعرف أنه كان هناك هدف من حياته |
Hayatımın bir amacı... olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت أنه ربما سيكون هناك معنى لحياتى |
Belki böyle deyince hiç olmazsa bir amacı olan aptallara hakaret etmiş oluruz.' | Open Subtitles | على الرغم من أن هذا يمكن أن يكون مهيناً لرف القبعات, والتي على الأقل, لها هدف |
Yani şimdi ilişkinin daha yüksek bir amacı olduğunu mu göz önünde bulunduruyorsun? | Open Subtitles | لذا, إنّكِ تعتبرين أنّ العلاقة لها هدف أسمى الآن؟ |
Yani ilişkinin daha yüksek bir amacı olduğunu mu göz önünde bulunduruyorsun? | Open Subtitles | إذن, فلقد اعتبرتي العلاقة أنْ لها هدف أسمى؟ |
Allah güneşe bir amaç verdiyse insanların da bir amacı vardır. | Open Subtitles | إذا خلق الله الشمس لها غرض البشر عنده غرض أيضاً |
O hayallerin pek bir amacı kalmadı. | Open Subtitles | هذه الأحلام ليس لها غرض بعد الآن |
- Bunun bir amacı olmalı. | Open Subtitles | لها غرض لا أعرفه |
Karanlıkta öylesine dolaşmıyordu, bir amacı vardı. | Open Subtitles | أنظري ، لم يكن يلهو في الظلام لقد كان في مهمة |
İşiyle çok meşguldü, bir amacı vardı ve ben de kaybolmuştum. | Open Subtitles | هو مشغول بالعمل كان لديه هدف وأنا كنت تائهة |
İnsan, sonunun geldiğini görünce... yaşamının bir amacı olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | عندما يرى الرجل نهايته، يريد أن يعرف أنه كان هناك هدف من حياته |
Hayatımın bir amacı... olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت أنه ربما سيكون هناك معنى لحياتى |
Bulmacayı çözmene izin vermez çünkü, bunun bir amacı var. | Open Subtitles | أجل لن يدعك تحلين اللغز، أرأيتى؟ لأن هناك غرض |
Hayatın bir amacı olmalı, bir anlamı. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك هدفا و معنى للحياة |
Başlıca amacı, hakikati zorla almaktır ama başka bir amacı daha bulunur. | Open Subtitles | هدفه الأساسي هو إجبار المرء على قول الحقيقة، لكنه يخدم غرضاً آخر. |
Bu adamın bir amacı var. | Open Subtitles | أنا واثق أن هذا المسدس له غاية |
Hiç kimse ya da hiçbir şey bir amacı olmadan o gemilere alınmazdı. | Open Subtitles | لا يتواجد شيء ولا أحد على تلك السفن ما لم يكن له غرض |