"bir araya getirmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • الجمع
        
    • معاً
        
    • معًا
        
    Foster ve Dawn'ı bir araya getirmek harika bir.. Open Subtitles كانت فكره رائعه الجمع بين داون وفوستر كين
    Aileleri tekrar bir araya getirmek onun açısından çok iyi olur. Open Subtitles الجمع بين العائلتين مرة أخرى سيكون الامر كما يشتهيه تمام.
    Dolayısıyla, oyunla ilişkilendirilen nörobilim konusunda çalışma yapmak ve kendi disiplinlerinde konuyu bu şekilde ele almamış olan kişileri bir araya getirmek benim için oldukça verimli bir akademik macera oldu. TED إذن فبالنسبة لي, لقد كانت هذه مغامرة علمية مفيدة للغاية النظر في علم الأعصاب المتعلق باللعب, و الجمع بين الأشخاص الذي لم يروا الأمر بهذا الشكل في تخصصاتهم الفردية.
    Dinleyicinizin akıllarında hâlihazırda mevcut olan kavramları bir araya getirmek için dilin gücünü kullanın -- sizin dilinizi değil, onların dilini. TED قم بإستخدام قوة اللغة لكي تخيط تلك المبادئ الموجودة مسبقاً معاً في أذهان جمهورك لكن لا تستخدم لغتلك، بل لغتهم هم.
    Tek yapman gereken, elimizdeki gerçeklerle hepsini bir araya getirmek. Open Subtitles عليكِ فحسب جمعها معاً مع الحقائق التي في مُتناول يديك.
    Bu aileyi bir araya getirmek için elimden geleni yapacağım. Open Subtitles سأقوم بكل ما يُستطاع لأعيد هذه العائلة معاً مرة أخرى.
    Sonunda bu çok ilginç harita ortaya çıktı, referans noktası bilgisine sahip olmayan bu kümeler her şeyi bir araya getirmek için görselleri kullandı. TED وخلُصنا إلى هذه الخريطة المثيرة للاهتمام، هذه المجموعات التي ليس لديها أيّ معلومات مرجعية، ولكن بمجرد استخدام الوسائل البصرية أدّى إلى تجمع الأشياء معًا.
    Tahmin edebileceğiniz gibi, bu toplulukları bir araya getirmek, önyargıların, evrensel bir korku "salgını" ile dayatıldığı bu dönemde pek de kolay değil. TED ولكم أن تتخيلوا، جمع هذه المجتمعات معًا مع وجود أحكام مسبقة معززة بوباء عالمي اسمه الخوف ليس بالأمر السهل.
    Bu ikisini bir araya getirmek çok ürkütücü görünebilir... ...fakat demek istediğim şu ki... ...bu karmaşıklığa rağmen... ...bazı basit konuların var olduğunu düşünüyorum... ...bunu anlarsak, ileriye doğru gerçekten yol alabiliriz. TED و لذلك قد يبدو آن الجمع بين هذين الأمرين سويا مهمة شاقة لكن ما أحاول قوله هو أن حتى في هذا العلاقة الشائكة أظن أن هنالك بعض الأفكار الرئيسة المبسطة إذا فهمناها، نستطيع فعلا المضي قدما
    Bunları bir araya getirmek sonsuza dek sürer. Open Subtitles لابد أن تطلب سنوات من الجمع
    İki insanı bir araya getirmek en güzeli. Open Subtitles الجمع بين حبيبين بالزواج.
    En uygun zamanda lütfen ofisi arayın ki ikinizi bir araya getirmek için gerekli düzenlemeler yapılabilsin." Open Subtitles "رجاء اتصلي بهذا المكتب في أقرب وقت ممكن" "لكي يمكن إجراء الترتيبات الملائمة" "لكي يتم الجمع بينكما أنتما الاثنين سوية أخيراً"
    Birleştirmemiz gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Bütün düzenleri bir araya getirmek, ve bir koşulla; asla -- yeraltı geçidiniz varsa, yerüstü düzenleriniz varsa, herhangi bir çeşitte düzeniniz varsa -- asla aynı alanda mücadele vermeyin. TED أريد أن اقول بأنه يجب علينا الجمع بين الأنظمة. للجمع بيم جميع الأنظمة، وبشرط واحد: أبداً -- إذا كان لديك مترو أنفاق، إذا كان لديك أنظمة على السطح، إذا كان لديك أي نوع من النظام -- لا تنافس مطلقا في نفس الحيز.
    Diğer yandan düşünürseniz tekerlekle bavulu bir araya getirmek de uzun sürdü. TED ولكن مجدداً، لقد استغرقت وقتاً طويلاً لوضع العجلات و الحقائب معاً
    Hassas halk sağlığının garantisi ise bu iki dünyayı bir araya getirmek. TED والوعد بنظام صحي عام ودقيق يتم بدمج هاذين العالمين معاً.
    Dört yıl içerisinde, harita yapılarını ve gerekli verileri toplayarak bir araya getirmek için 20 bin kişi örgütlediler. TED خلال أربعة أعوام، نظموا 20,000 ساكن لجمع البيانات، وتخطيط الرسوم وجمعها معاً.
    İyi ama, grubu tekrar bir araya getirmek o kadar kolay olmayabilir. Open Subtitles احضار الفرقه و ووضعهم معاً يمكن ان لا يكون بهذه السهوله
    Senin zekanla ve benim zekayı istismar etmedeki yeteneğimle, onları bir araya getirmek için bir plan bulabiliriz. Open Subtitles بذكائك المكتسب وقدرتي على إستغلال ذوي الذكاء المكتسب يمكننا الخروج بخطة ذكية لإرجاعهم معاً
    Tekrar bir araya getirmek için kullanım talimatlarına birazcık bakmak zorunda kaldım. Open Subtitles لقد ألقيت نظرة قصيرة على التعليمات لتجميعها معًا
    O gerekli sosyal hareketi sağlamak, o önemli topluluğu bir araya getirmek ve bağırıp çağırmalarını sağlamak için gerekli ilk adım çok açık: büyücü ve kahinler bir araya gelecek. TED الخطوة الأولى نحو تكوين هذه الحركة الاجتماعية الضرورية، وإيجاد هذا العدد الكبير وتصاعد هذا الصياح والصراخ تبدو واضحة بالنسبة لي: على السحرة والأنبياء الاتحاد معًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more