bir armağan olduğunu söyleyebilirdim ama benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لقد كانت هدية منى , الأمر ليس له علاقة بى |
Ve düşün bu, çocuklarımızın doğal bir şekilde, kendi bedenleriyle uyum içinde uyanabilmeleri için nasıl bir armağan olacak. | TED | وتفكروا كم كان ليكون هدية رائعة لأطفالنا لو كان بمقدورهم الاستيقاظ بشكل طبيعي، في تناغم مع تكوينهم البيولوجي. |
Elbette, eğer birisi bize gerçekten her zaman için tam doğru şeyi nasıl yapacağımızı söyleyebilseydi bu inanılmaz bir armağan olurdu. | TED | وبالتأكيد، إذا كان بمستطاع شخص ما إخبارنا كيف نفعل الشئ الصحيح بالضبط في كل الأوقات الممكنة، سيكون هذا هدية مذهلة. |
aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذه التجربة هي هبة رائعة يمكن أن تحدث، يا لها من سكتة للبصيرة عن كيفية عيشتنا لحياتنا. |
Sana güçlü bir armağan verdim. Seninle birlikte doğan aynı armağan. | Open Subtitles | ، لقد أُعطيت هبة كبيرة جدا نفس الهبة التى ولدت بها |
Bu da tanrılardan bir armağan. Kılıç ve miğfer gibi. | Open Subtitles | إنها هدية أخرى من الآلهة مثل السيف والخوذة |
Başrahipler ona bir armağan sunmalı. | Open Subtitles | أظن أن الكهنة رفيعي الشأن يودون أن يقدموا هدية لولي حكمهم الجديد |
Bu, aileinizin ülkeye verdiği büyük bir armağan. | Open Subtitles | هذا لحد بعيد هدية للبلاد كما تعلم، من عائلتك هذا صحيح تماما |
Mutlu çifte küçük bir armağan getirmeden yapamazdım. | Open Subtitles | لم أستطع مقاومة أن أحضر هدية للثنائي السعيد |
Öğrenmeyi bir armağan yapan budur... ızdırap öğretmenin olsa bile. | Open Subtitles | ذلك ما يجعل التعلم هدية حتى لو كان الألم هو معلمك |
O yüzden sana bir armağan vermek istiyorum - bir armağanlar dizisi... seni şeye yönelten, eee... | Open Subtitles | لذا أريد إعطائك هدية سلسلة من الهدايا الموجهة، حسنا |
Pekala. Gelecek Noel'de büyük bir armağan alacaksın, tamam mı? . | Open Subtitles | افتحي أذنيكِ جيداً ستنالين هدية ضخمة لرأس السنة |
Favori kitapçına senin için küçük bir armağan bıraktım. | Open Subtitles | تركت لك هدية صغيرة في المكتبة المفضلة لديك |
Bayan McGinty, küçük bir armağan bekliyordu senden. | Open Subtitles | السيدة ماجنتى كانت تتوقع هدية صغيرة هه؟ هدية بسيطة |
İnsanlık bizim yüksek itibar gösterdiğimiz nadir bir armağan. | Open Subtitles | الإنسانية هي هدية نادرة. واحد نحن نحمل في أعلى الاحترام. |
Hepinizle gönül bağları var ve bu bir armağan | Open Subtitles | هم كلهم لديهم قلوب من الداخل لكم وهذه هدية |
"Cyclop"lar özgür kalışlarının teşekkürü olarak Zeus'a bir armağan sunarlar; | Open Subtitles | و تقديرا للعرفان بالجميل أعطى السيكلوب لزيوس هدية |
Hayır kardeşim. Bu bir armağan. Senin için bir şans. | Open Subtitles | لا يا أخي، بل هبة من السّماء، هي فرصتك وفرصتنا. |
bir armağan. Tanrı'nın tek bir türe bahşettiği bir armağan. | Open Subtitles | إنها هبة من الرب، التي أنعمها على نوع واحد فقط |
Gizli hayranımdan bir armağan daha. | Open Subtitles | هي يَجِبُ أَنْ تَكُونَ هديةً أخرى مِنْ معجبِي السريِ. |
Gerry'den bir armağan bu hem sen bunları nasıl söyleyebiliyorsun? | Open Subtitles | لقد كانت هديه من جيري وكيف أمكنك أن تقولي هذا ؟ |
Yalnızca So ağabeyim tarafından verilebilecek bir armağan olduğu söylenmişti bana. | Open Subtitles | لقد قيلَ لي بأنّ هناك هديّةً فقط أنت من يمكنكَ أن تقومَ يإعطائها لي. لقد قامَ بالتلاعب بي. |
Bunu bana bir armağan olarak verdin ben de ondan vazgeçmeyeceğim! | Open Subtitles | ، أيها الرب ، لقد منحتني الأمر كهبة ! و لن أتخلى عنه |