"bir avantajı" - Translation from Turkish to Arabic

    • ميزة
        
    Sentetik bir ormanın, gerçeğine göre önemli bir avantajı var: boyut. TED لدى الغابة الاصطناعية ميزة هامة عن الغابة الحقيقيّة من ناحية الحجم.
    İletişim ve bilgiye birden fazla kanalla erişimi olan ülkelerin belli bir avantajı var. TED والآن، كما قلت في هذا الزمن، الدول التي لها قابلية للوصول لمختلف قنوات الاتصال والمعلومات لديها ميزة لصالحها.
    Yani, duygularımızı içimize atabilseydik, bilirsiniz hani öfke ve mutluluk, bunun bir avantajı olabilirdi ama biz TED أعني، قد يكون هناك ميزة لتجربة عواطفنا داخلياً، كما تعلمون، الغضب والسعادة،
    Bir askerin, düşmanıyla yüz yüze karşılaşmak gibi bir avantajı vardır senatör. Open Subtitles للجندى ميزة النظر لعدوه في عينيه يا سيناتور
    Askerlerin bir avantajı vardır, Senatör... düşmanının gözünün içine bakabilme avantajı. Open Subtitles .. إن ميزة الجندى فى قدرته على .. أن ينظر لعدوه فى عينه أيها النائب
    Bir askerin, düşmanıyla yüz yüze karşılaşmak gibi bir avantajı vardır senatör. Open Subtitles للجندى ميزة النظر لعدوه في عينيه يا سيناتور
    Herşeyden öte ikinci olmanın hiç bir avantajı yok. Open Subtitles إذا لم يكن، فهذه ميزة في أن تكوني الفتاة الأصغر.
    Tabi ki, uzun ve seçkin bir İslâmi hatip kökeninden gelmemin bir avantajı var ama haklarını verebildiğimi kim söyleyebilir. Open Subtitles حسناً، لديَّ ميزة بطبيعة الحال، قادمة من سلسلة طويلة وبارزة لـدُعــاة إسلاميين عُظـمـاء ،لكن من الذي يعرف إذا أنـا أنصفـتـهم؟
    Kırmızı cücelerin çok daha parlak ve muhteşem yıldız kardeşlerine göre bir avantajı vardır. Open Subtitles لكن للأقزام الحمر ميزة على اغلب النجوم الاكثر اضاءة وضخامة
    Aslında doğuştan gelen örümcek, yılan ve fare korkusunun evrimsel bir avantajı var. Open Subtitles بل ثمّة ميزة تطوّرية في الخوف الغريزي من العناكب والثعابين والفئران.
    Ama en üstte bile, eşitliğin daha fazla olduğu toplumda bulunmanın küçük bir avantajı var. TED لكن حتى على قمته ، يبدو وجود ميزة بسيطة لكونه فى صورة أكثر عدالة إجتماعية .
    Daha sonra nasıl hareket edeceğinizi etkilemiyorsa çocukluk anılarını hafızanızda tutmanın ya da bir gülün rengini algılamanın evrimsel açıdan hiç bir avantajı yoktur. TED يمكن أن يكون هناك أي ميزة تطورية لترك ذكريات الطفولة أو إدراك لون زهرة إذا كان ذلك لن يؤثر على طريقة حركتك في وقت لاحق في الحياة.
    Seyahatlerim bana modern teknolojinin bir avantajı olduğunu gösterdi. Open Subtitles رحلاتي لقد علمني أن الحديث التكنولوجيا لديها ميزة واحدة -
    Aynı tarafta olmanın bir avantajı var. Open Subtitles هناك ميزة لكوننا في نفس الجانب
    Bu yüzden tüm üyeleri aynı ülkede olan takımların diğerlerine göre bir avantajı olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles لذلك أعتقد أن فرق كاملة الجنسية و _ ميزة على معظم الفرق.
    Bu, doktorların halletmek için eğitildikleri mikroplar değil; bu, değişik bir sağlık tanımı, dışsal olduğu, paylaşıldığı ve hakkında bir şeyler yapabildiğimiz için büyük bir avantajı olan bir sağlık tanımı, içsel, genetik olarak belirlenmiş ya da bireyselleştirilmiş olanın aksine. TED ليس المقصود هنا الجراثيم التي تدرب الأطباء على التعامل معها ؛ هذا تعريف مختلف للصحة ، الصحة لها ميزة كبيرة لأنها خارجية ، ونتشاركها ، يمكننا أن نفعل شيئا حيالها ، بعكس الصحة الداخلية ، المحددة سلفا وراثيا أو فردية .
    Hastings, trenin arabalara karşı bir avantajı var. Open Subtitles "هستنغز" إن القطار لديه ميزة عن السيارة
    Hususi gölün bir avantajı da bu. Open Subtitles هذه ميزة البحيرة الخاصة
    Ama Carcharodontosaurus'un gizli bir avantajı olduğunu düşünüyoruz. Open Subtitles و لكننا نعتقد أنَّ الـ(كركرودنتوصوراس) لديه ميزة خفيـَّة
    Teşekkür ederim. Sakallı olmanın başka bir avantajı daha. Open Subtitles هذه ميزة أخرى للحية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more