havasına girdi. Ardından, beraber başladık, ben güneşmişim gibi bana doğru yetişen bir bitki elde edebilir miyiz? | TED | لذا بدأنا بطرح سؤال، هل نستطيع الحصول على نبات ينمو باتجاهي كما لو كنت الشمس؟ |
Örneğin bu bitki... daha güçlü bir bitki; bu bir paşa kılıcı. Sizinle oynamayı seviyor. Size bağlanıyor. | TED | هذا النبات مثلًا، هو أكثر نشاطًا، إنه نبات الثعبان، وهو يحب اللعب معك، ويشاركك. |
Ülkemde oldukça yaygın olarak kullanılan bir bitki. | Open Subtitles | جلالتك, إنها نبتة تستخدم في بلادي على نطاق واسع |
Çok gösterişsiz bir bitki. | Open Subtitles | انها نبتة غير جميلة على الاطلاق يا (جورج)؛ |
Buradaki bitki Güney Afrika'daki bitkilerin bayıldığı bir bitki. Ve dibindeki nektara ulaşmak için uzun bir hortumla evrildiler. | TED | هذه النبتة هنا .. الحشرات في جنوب افريقيا تعشقها .. وقد طورت خراطيم طويلة من اجل ان تصل الى الرحيق في الاسفل |
Zararsız olduğunu sanmıştım. Neredeyse bir bitki gibi demiştiniz. Biliyorum. | Open Subtitles | ظننته غير مؤذٍ، فإنّه نباتيّ مثلما ذكرتَ. |
Burada insanlar dışında hiçbir şey yok. Ne bir bitki, ne bir hayvan. | TED | ليس هناك شيء سوى الإنسان، لا نباتات أخرى، ولا حيوانات. |
Mayalar temel olarak herhangi bir bitki şekerini fermente edeceğinden, eski insanlar yaşadıkları yerde yetişen herhangi bir ürün ve bitkiden alkol elde ettiler. | TED | لأن الخمائر بشكل عام سوف تخمر أي نبات سكري، قام القدماء بتصنيع الكحول من أي محصول وأي نباتات كانت تنمو في أرضهم. |
İnanılmaz bir şekilde faydalı bir bitki, protein olarak da, tıbbi olarak da. | TED | نبات مفيد بصورة خيالية، من أجل البروتين والطب. |
Kuş bir yerlere uçar... bir tohum yer, onu sıçar ve bir bitki büyür. | Open Subtitles | عصفور يطير في مكان ما، يأكل بذرة ثم يخرجها، فينمو نبات |
Kuş bir yerlere uçar... bir tohum yer, onu sıçar ve bir bitki büyür. | Open Subtitles | عصفور يطير في مكان ما، يأكل بذرة ثم يخرجها، فينمو نبات |
Bu kadar hızlı büyüyen bir bitki ya da hayvan bilmiyorum ben, ya sen? | Open Subtitles | لا أعرف أي حيوان أو نبات ينمو بتلك السرعة، أليس كذلك؟ |
Bu kavrulan çölde bir bitki daha yaşar ancak o daha farklı bir şekilde hayatta kalır. | Open Subtitles | نبات آخر يتشارك هذه الصّحراء الجافّة لكنّه يحيا بطريقة مختلفة |
Benim ülkemde oldukça çok kullanılan bir bitki. | Open Subtitles | جلالتك, إنها نبتة تستخدم في بلادي على نطاق واسع |
Salicornia virginica. Harika bir bitki. Buna bayılıyorum. | TED | أشنان إنها نبتة رائعة. أحب هذه النبتة. |
Eksiksiz bir bitki ve aslında boyutlarının gizlediği büyük potansiyel sadece ilaç, gıda ve kozmetik sanayileri ile sınırlı değil. | TED | إنها نبتة متكاملة، والحقيقة، أن الحجم الهائل لهذه الأشجار يخفي إمكانات هائلة، ليس فقط بالصيدلة والتغذية وصناعة مواد التجميل. |
Çok gösterişsiz bir bitki. | Open Subtitles | انها نبتة غير جميلة على الاطلاق يا (جورج)؛ |
O çok değerli bir bitki! Yapmayın! | Open Subtitles | انها نبتة ثمينه ,لا تفعل ذلك |
Güzel bir bitki. | Open Subtitles | انها نبتة جميلة |
Bayım size bir bitki almalı sizi de onun gibi ıslatırız. | Open Subtitles | أعتقد اننا يجب أن نعاملك كنبات ايها السيد كي نستطيع ان نرشك بالماء مثل النبتة |
bir bitki sapını kesiyor ve yumurtalarını içine bırakıyor. | Open Subtitles | تُحدث شقّاً في ساق النبتة وتطرح بيضها فيه. |
Zararsız olduğunu sanmıştım. Neredeyse bir bitki gibi demiştiniz. | Open Subtitles | ظننته غير مؤذٍ فإنّه نباتيّ مثلما ذكرتَ |
Botanik üzerine araştırma yapıyorduk, Ve 4500 bitki yaprağından oluşan küçük bir bitki koleksiyonumuz vardı. | TED | كنا نقوم بأبحاث على النباتات وكان لدينا 4500 عشبة صغيرة من نباتات مختلفة. |