Geri dönen bir Dothraki, çölün ortasında yaşayabileceğimiz bir cennet hikayeleriyle dönüyor. | Open Subtitles | والشخص الوحيد الذي عاد، عاد ومعه قِصص عن جنة في وسط الصحراء، |
Kendisi Hindistan'ı gezginler için bir cennet, kadınlar için ise bir cehennem olarak tanımlıyor. | TED | لقد سمت الهند جنة المسافر وجحيم المرأة. |
Ve bizim için bir cennet olmayacak. | Open Subtitles | ولن تكون هناك جنة بعد ذلك، ما سنجده شيء آخر |
Burası bir cennet. | Open Subtitles | نعم أم لا ؟ أهذا هو النعيم ؟ |
Diyor ki, bir gün savaş bittiğinde dünyamız bir cennet olacakmış. | Open Subtitles | انها تقول أنه في يوم ما ستنتهي الحرب عالمنا سيصبح كالجنة |
Burası bir cennet parçasına benziyor. Bize bunu yapabilirler mi? | Open Subtitles | حسنا, هذا يبدو انها قطعة من الجنه هل يستطيعون فعل هذا بنا؟ |
Büyücü'nün Sandığı sosyalleşme sorunu yaşayanlar için bir cennet. | Open Subtitles | صندوق الساحر هو ملاذ للتحديات الإجتماعية |
Çünkü fakirler için bir cennet, hükmedenler için nadiren memnun edicidir. | Open Subtitles | لأن جنة الفقراء نادرا ً ما تئول لأولئك الذين يحكمون |
Gökyüzü cehennem alevlerinin renginde olan bir cennet, ...ama yine de bir cennet. | Open Subtitles | جنة سمواتها ملونة بنيران الجحيم ولكنها تبقى جنة |
Resmi videolar, işçiler ve köylüler için bir cennet portresi çiziyordu. | Open Subtitles | نقلت الأفلام الرسمية الصورة على أنها جنة للعمال والفلاحين |
Bu boş sığlıklar avcılar için bir cennet gibi görünmeyebilir ama ihtiyacınız olan şey sadece doğru tarama donanımıdır. | Open Subtitles | هذه المياه الضحلةِ الفارغةِ قَدْ لا تَبْدو جنة صيّادين , لَكنَّك فقط تَحتاجُ عُدّةَ الكشفِ الصحيحةِ. |
Aslanlar için bu an sanki bir cennet gibidir. | Open Subtitles | ،بالنسبة للأسود تحديداً فهذه جنة عشبية إلى الآن |
Burası soğuk ve ıssız bir dünya ama bu anne ve yavrusu için bir cennet. | Open Subtitles | إنه عالم باردٌ و قاس أمّا للدببة القطبية و صغارها فهو جنة الفردوس |
- Bize geri dön. - Burası bir cennet. | Open Subtitles | ـ عُد إلينا ـ هذا هو النعيم |
Burası bir cennet. | Open Subtitles | هذا هو النعيم |
İsveç buraya kıyasla tam bir cennet. Orada hakikaten rahatlarsın. | Open Subtitles | السويد كالجنة مقارنةً بها تشعري بالراحه هناك |
Huzurlu bir cennet oluşturma fikrim bir zamanlar hoşuna gitmedi mi? | Open Subtitles | ألن تتعاطف مع تفكيرى لمره واحده لإقامة الجنه الهادئه؟ |
Ülkede ihtiyacı olan bütün 4400'ler için güvenli bir cennet sunma niyetindeyim. | Open Subtitles | أخطط لتقديم ملاذ آمن للـ "4400" شخص الموجودين بهذا البلد ممن يحتاجون إلى سكن |
Bu sınır sana göre bir cennet gibi sanırım. | Open Subtitles | يبدو أن الحدود أبحت هي الجنة بالنسبة لك. |
Ve eğer bir cennet yoksa, düz mantıkla bir cehennem de yoktur. | Open Subtitles | حتى لو لم يكن هناك جنه ...فهذا يدل على انه ليس هناك جحيم |
Hapisanenin bir cehennem, dışarısının ise bir cennet olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | كنت أعتقد أن السجن أسوء شيء والخارج سيكون مثل الجنة لكنه لم يكن كذلك |
Eğer bir Cehennem varsa ve o aşağılıklar oradan gelebiliyorsa o zaman bir cennet olmalı Jacob! | Open Subtitles | و اذا كان هناك جحيم و أبناء العاهره هؤلاء قادمون منه اذن لابد من وجود فردوس لابد من وجوده يا جاكوب |