Güzel bir dünyada yaşıyorsun, ama bunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | انتى تعيشين في عالم جميل لكنك لا تعرفينه |
Güzel bir dünyada yaşıyorsun, ama bunu bilmiyorsun. Özgürlüğe, güneşe, soluyabileceğin havaya sahipsin--" | Open Subtitles | انتى تعيشين في عالم جميل لكنك لا تعرفينه |
Bak, şu ana kadar oldukça şanslıydın fakat hakkında hiçbir şey bilmediğin bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | اسمعي كنت محظوظة حتى الان لكنك تعيشين في عالم لا تعرفين عنه شيئاً |
Bak, sen bazen hayatı ve ölümü etkileyebileceğin bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنظر، أنت تعيش في عالم ... يمكنك أن تؤثر بالموت و الحياة فيه أحياناً |
- İçimden gelmedi. Bak Matt, artık yeni bir dünyada yaşıyorsun. Kendi dünyan geride kaldı, öldü. | Open Subtitles | يا [مات]، إنك تعيش في عالم جديد، يا رجُل أمّا عالمك فهو قديم، إنه عالم ميّت |
Daha yüzde birini bile görmediğin uçsuz bucaksız bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيشين في عالم كبير و واسع و لم تَري منه أي شيء |
Marge, sen benim karımsın ve seni çok seviyorum ama sen hayal ürünü bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | (مارج)، أنت زوجتي وأحبك كثيراً، ولكنك تعيشين في عالم خيالي |
Sadece iki kişinin olduğu bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | تعيش في عالم حيث شخصان فقط موجودان أنت |
İğrenç bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيش في عالم مريض |
Hoşluklarla dolu bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | تعيش في عالم الُلطف. |
- Robert, dinle, ayrıcalıklı bir dünyada yaşıyorsun ve sistemi tam olarak anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | -روبرت), استمع) أنت تعيش في عالم يتمتع بالإمتيازات ولا أعتقد أنك تفهم النظام حقاً |