"bir dolapta" - Translation from Turkish to Arabic

    • في خزانة
        
    Hayır. Ama bir daha bir dolapta kaldığımızda bunu hatırlarım. Open Subtitles رقم ولكن سأتذكر أن في المرة القادمة ونحن في خزانة.
    Cate Hale elbise ve alüminyum folyo dolu bir dolapta kapalı kaldığını söylemişti. Open Subtitles كايت هايل تتذكر انها حبست في خزانة محاطة بالملابس و القصدير
    Polis annesinin kokmuş cesedini binanın içinde bir dolapta bulmuş. Open Subtitles عثرت الشرطة على الجثة المتعفنة لوالدتها مخبأة في خزانة بداخل جدار
    bir dolapta dikilip, gece boyu insanların vuruşmasını izleyen bir adam söylüyor. Open Subtitles هذا كلام صادر من رجل يختبىء في خزانة الملابس ويراقب الناس يمارسون الجنس كل ليلة
    Çünkü dönüştürülmüş bir dolapta yaşayamam/çalışamam. Open Subtitles لأنه لا يمكنني العمل و العيش في خزانة مغلقة
    Hayır. Hepimizin tahmin ettiği gibi bir dolapta saklanıyordur. Open Subtitles كلا، حسب ما نعلمه، قد يكون مختبئاً في خزانة مكانس.
    Çıkışı yapılan bütün hastaların evrakları resepsiyonun oradaki bir dolapta.. Open Subtitles جميع أوراق خروجها في خزانة الأرشيف بجوار مكتب الاستقبال
    Söylemesi korkunç ama yine de bir parçam onun lanet bir dolapta tıkılı kalmasını diliyor. Open Subtitles هذا فظيع لقوله، ولكن أتمني أن يبقي في خزانة مظلمة
    Şimdi, elmaslar şehir merkezindeki otobüs deposunda bir dolapta. Open Subtitles الآن الماس هي في خزانة في وسط الحافلة مستودع.
    Sokakta yaşayan birinin alışveriş arabasında pahalı bir çanta, tasarımcı giysileriyle dolu bir dolapta bitli bir ceket bulduk. Open Subtitles لدينا حقيبة راقية تم إيجادها في عربة تسوق لشخص يعيش في الشارع و سترة مليئة بالقمل في خزانة مليئة بملابس مصممين, فماذا يخبرنا هذا؟
    Medyum, kalbimin çok fazla yük taşıdığını yirmi dolar karşılığında hafifleteceğini söyledi Ona bir yirmilik verdim, dedi ki "Yüreğini ferah tut hayatım, çok yakında iyi bir insan bulacaksın." İlk terapistim günde üç saat karanlık bir dolapta kalmamı önerdi gözlerim kapalı, kulaklarım tıkalı. TED وقالت لي العرّافة أن هناك حملاً ثقيلاً على قلبي وأنها ستخبرني ما الحل مقابل 20 دولار أعطيتها ما طلبت فقالت كفي عن القلق عزيزتي ستجدين رجلًا صالحًا قريبًا. قال الطبيب النفسي الأول أنه يجب عليّ المكوث في خزانة مظلمة 3 ساعات يوميًا مغمضة العينين، مسدودة الأذنين
    bir dolapta saklanıyordu. Open Subtitles وكان يختبئ في خزانة.
    Bu arada, başka bir dolapta... Open Subtitles وفي الوقت نفسه، في خزانة أخرى...
    Bak, tren istasyonunda... bir dolapta. Open Subtitles في خزانة في محطة القطار
    Mühürlü bir dolapta duruyorlar. Open Subtitles إنها في خزانة مغلقة
    Kilitli bir dolapta tutuyorlar. Open Subtitles يُبقونه في خزانة مقفلة
    Hastanedeki bir dolapta kilitli tutuluyor. Open Subtitles محفوظ في خزانة مُغلقة بالمشفى
    Grand Central'da bir dolapta. Open Subtitles إنه في "المركز الكبير في خزانة
    Stiles hakkındaki her bir anı ayrı bir dolapta duruyor. Open Subtitles كل ذكرى لك عن (ستايلز) موجودة في خزانة مستقلّة.
    İronik bir şekilde bir dolapta. Open Subtitles وللسخرية في خزانة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more