Hayatı bölmeden, araya sıkıştırılan bir dua. | Open Subtitles | صلاة تنزلق في الحياة بهدوء بدون أن تقاطعها |
Yapması gereken: iyiliklerini saymak, bir dua etmek ve o kadar. | Open Subtitles | ما عليه الآن سوى شكر ربه وتلاوة صلاة وينتهي الأمر. |
Kendi yazısıyla, bu adam ya uyuyordu, Al ve Tipper ile bir dua buluşmasında ya da bir çanta ile nasıl bir nükleer misilleme başlatılabileceğini öğreniyordu. | TED | من كتاباته، هذا الرجل كان إما نائما، في اجتماع للصلاة مع آل و تيبر أو تعلم كيفية اطلاق صاروخ نووي من حقيبة ملابس. |
Eğer şöyle diyebilirsen küçük, maalesef, çok kısa bir dua edersen hatasız olacak ne önce hanginizin ölmesine karar verebilirsin ne de...ayrıca bu daha ilgini çekecektir. | Open Subtitles | لو تمكنت من قول هذا الدعاء القصير لسوء الحظ معكوساً بلا أخطاء |
bir dua Aynı dua... nedir? | Open Subtitles | ـ إنه دعاء ـ دعاء؟ |
Bu bir dua. Tanrı'dan çok senin için. | Open Subtitles | إنها مباركة الأمر يتعلق بك أكثر من الرب |
bir dua gibi.. | Open Subtitles | " كما لو أنها أمنيه تتحقق " |
Tüm söylediğim neden bu toplantıları bir dua ile başlatamıyoruz. | Open Subtitles | لا يُمكنني القيام بذلك كُلُ ما أقولُه، أني لا أرى لماذا لا يُمكنُنا البدْ بهذه الاجتماعات بتلاوة صلاة |
Büyükannesinin, o masalı bir dua gibi okuduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول أن جدتها كانت تقص لها حكاية على شكل صلاة |
Biliyor musun, geleneksek yağmur dansı doğaya kutsal bir dua'dır. | Open Subtitles | اتعلم .. رقصة المطر الشعبية هي صلاة مكرسة لطبيعة |
İnsanların kabul etmek istemedikleri durumlarda güçlü olmalarını sağlayan bir dua vardır. | Open Subtitles | هناك صلاة مقصودة لإعطاء القوة إلى الناس الذين واجهتهم ظروف لا يريدون تقبلها |
Öğleden sonra Jason için bir dua buluşmamız var. | Open Subtitles | لديتا لقاء صلاة من أجل جايسون ستريت عصر هذا اليوم |
Sulara bir sikke atacak ve küçük Giovanni'm için bir dua okuyacağım. | Open Subtitles | أنا أريد أن أرمي قطعة معدنية في الماء وأتلو صلاة لأجل جيوفاني الصغير |
Tarım toplumlarında yağmurun bereket ve refah getirmesi için, hareketlerle yapılan bir dua biçimi olarak geliştirildi. | TED | تم تطويره كحركة للصلاة للأمطار و الخصوبة والإزدهار الذي يعني المجتمع الزراعي |
Din liderleri, durdurak bilmeden tedavi arayanlar için, dinlerarası bir dua günü belirliyor. | Open Subtitles | الزعماء الروحيين يدعون ليوم ديني للصلاة نيابة عن أولئك الذين يعملون بدون كلل لإيجاد العلاج |
O zaman boş bir dua çarkının önündeki, Tibetli bir papaz gibi davranmış olurum. | Open Subtitles | سأكون مثل كاهن دون عصا للصلاة |
Şöyle dersen küçük, maalesef, aksine çok daha küçük bir dua edersen hata olmayacak ne önce hanginizin ölmesine karar verebileceğin gibi ne de...ayrıca bu senin daha ilgini çekecektir. | Open Subtitles | لو تمكنت من قول هذا الدعاء القصير لسوء الحظ معكوساً بلا أخطاء |
Hayır, öyle söyleyemezsin. Bu bir dua, Ann. | Open Subtitles | لا تقوليه هكذا يا آن إنه دعاء |
Bu Gaelce bir dua. Şimdi mi? | Open Subtitles | (إنها مباركة (غيلوك |
bir dua gibi.. | Open Subtitles | " كما لو أنها أمنيه تتحقق " |