Evet, çünkü sen ilişkiler konusunda tavsiye vermek için harika bir durumdasın. | Open Subtitles | نعم , لأنكِ في وضع جيد كي تعطي نصائح عن العلاقات |
Kaldı ki sen çok az kişinin olduğu bir durumdasın. | Open Subtitles | ولكن أنت في وضع قلة وصلوا إليه |
Marshall, o korkunç Honeywell denen adam yüzünden zaten riskli bir durumdasın. | Open Subtitles | مارشال), انت بالفعل في وضع محرج) "مع ذلك الرجل السيء "هاني ويل |
- Kontrolün altına alamayacağın bir durumdasın farkında mısın? | Open Subtitles | ـ ابقى هناك ـ أنت تعلم انك فى موقف لا تستطيع التحكم به, أليس كذلك؟ |
Bak canım, biliyorum zor bir durumdasın... ..ama Kelsey buraya geldiğinde bu durumu olgunlukla idare edeceğinden eminim. | Open Subtitles | عزيزتى, أعرف أنك فى موقف صعب ولكن عندما تصل (كيلسى) إلى هنا أنا واثقة من أنك ستتعاملين مع الأمر بنضوج |
Şu anda savunmasız bir durumdasın. Cameron evliliğinizi devam ettirmek istiyor. | Open Subtitles | أعلم أنّكَ في وضع حسّاس الآن، وأعلم أنّ (كاميرون) تريد لزواجكما أن ينجح |
Onlardan hepimiz hoşlanıyoruz, Brick, ama şu an göğüssüz bir durumdasın. | Open Subtitles | كلنا نحبهم يا (بريك)، لكنك . الآن في وضع لا يوجد به صدور |
Zor bir durumdasın. | Open Subtitles | انتى في وضع صعب |
Burada oldukça kötü bir durumdasın. | Open Subtitles | انت في وضع سيء جداً الان |
O zaman, çok zor bir durumdasın. | Open Subtitles | إذن أنتِ في وضع صعب للغاية |
Çok nazik bir durumdasın. | Open Subtitles | "أنت في وضع حرج" |
Jonas, sen oldukça zor bir durumdasın. | Open Subtitles | (جوناس)، أنت في وضع صعب للغاية |
Lorna, eşsiz bir durumdasın. | Open Subtitles | (لورنا)، أنت في وضع فريد هنا |
Oldukça kötü bir durumdasın. | Open Subtitles | أنت في وضع سيء |
Boktan bir durumdasın. | Open Subtitles | أنت في وضع صعب |
Tehlikeli bir durumdasın. | Open Subtitles | انت فى موقف خطر |