"bir duvara" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحائط
        
    • بحائط
        
    • جدار
        
    • الى الجدار
        
    Farz edelim ki, araba direksiyonu bir duvara kırıyor, diğer yayaları kurtarmak adına, duvara çarparak arabadaki yolcuyu yani sizi öldürüyor. TED ماذا لو انحرفت السيارة في اتجاه الحائط لتسحقك وتقتلك، أنت الراكب فيها، لتنقذ هؤلاء الراجلين؟
    Çünkü heykel bir duvara dayalı durmaktaydı. TED حسناً، لمجرد أن الثمثال وُضع مقابل الحائط.
    - Sanki çağrılar kaybolmuş gibi. - Sanki görünmez bir duvara çarpmış gibi. Open Subtitles يبدو الأمر وكأنّ الاتصالات اختفت، واصطدمت بحائط خفي.
    Kağıttan bir duvara tosladığınızı duydum. Open Subtitles سمعت انك اصطدمت بحائط من الورق
    New York'ta ne zaman bir duvara denk gelsem, projeyi yaymak için onun fotoğraflarını kullanıyorum. TED في كل مرة أحصل على جدار في نيويورك، أستخدم صوره للاستمرار في نشر المشروع.
    Sadece ayakkabı ve toz torbasıyla bu boyutta bir duvara atılma fikri imkânsız görünüyordu. TED فكرة تسلق جدار بهذا الحجم بالاعتماد فقط على زوج أحذية وحقيبة طباشير، بدت مستحيلة.
    "Altı derste bir duvara nasıl bakılır?" Open Subtitles "كيف تنظرين الى الجدار بطريقة دروس جنسية سهلة"
    Şimdi bunun, saatte 30 mil hızla, önden bir duvara çarptığımız bir kaza olduğunu düşünelim. Ve görelim bakalım sonuç ne olacak, tamam? TED الان سوف يحدث التصادم حيث أنهم سيقومون بصدم هذا الشيئ في الحائط بسرعة ثلاثين ميلا في الساعة ، ونرى ما سيحدث.
    Burada karakteri tekrar ve tekrar bir duvara karşı yürütüyorum. TED جعلته يركض نحو الحائط هنا ، مرارا وتكرارا.
    Doğruca gidip bir duvara çaptı ve nakavt oldu! Open Subtitles إلاّ أنّ ذلك القميص لا زال فوق رأسها و بالتالى فقد ركضت مباشرة الى الحائط و سدّدت ضربة قاضية لنفسها
    Tokay sarabi icip, garda bir duvara yaslanarak, serseriymis gibi yapmak da geri getirmez. Open Subtitles ولا حتى سيشتري بعض نبيذ توكاج والتركّي على الحائط في جراند سينترال مدّعياً انك متشرد
    Bana sataşmak bir duvara yumruk atmak gibidir. Open Subtitles أن تتحدّاني يعني أنْ تُحاول ضَربَ الحائط.
    Bu oyunun oynandığını bir çok kez gördüm, bazen çocuklar öylece koşmaktan vazgeçiyor, elleri başlarının üstünde kendilerini yere atıyor veya bir duvara yapışıyorlardı. TED رأيت هذه اللعبة تُعاد كثيرًا، في بعض الأوقات، يستسلم الأطفال عن الجري، ويلصقون أجسادهم مستوية إلى الأرض ويجعلون أيديهم فوق رؤوسهم، أو يقفون بوجوههم إلى الحائط.
    - Zaten bir duvara tosladı. Open Subtitles لقد اصطدم للتو بوجهه بحائط من الطوب
    O yılın sonunda, ilk kez halk içinde test sürüşüne çıkardı ve gerçek bir hikâye, bir duvara çarptı. TED لاحقا في تلك السنة ، أخذها لأول أختبار للقيادة أمام العامة ، و -- قصة حقيقة -- أصطدم بحائط .
    Okula gidip bir duvara mı toslarım? Open Subtitles أذهب للمدرسة وأصتدم بحائط ؟
    Alhambra'daki oldukça farklı görünümlü bir duvara geçelim. TED لنتنقل الآن إلى جدار آخر في قصر الحمراء.
    Yeni Delhi'nin varoşlarında bir duvara bir bilgisayar gömdüm. TED قُمْت بوضع جهاز كمبيوتر في جدار إحدى الأحياء الفقيرة في نيودلهي.
    Pencere, tuğla bir duvara bakıyor. Eski kiracı kör bir adamdı. Open Subtitles النافذة تطل على جدار قرميدي كنتُ أؤجرها لرجل ضرير
    Kelepçelenerek bir duvara kelepçelendi. Open Subtitles مقيد اليدين الى الجدار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more