Önümüzdeki on yıl ve sonrasında hastalıklardan kurtulmak amacıyla iş birliği yapmak ve yeni bir sistem kurmak için inanılmaz bir fırsat var. | TED | هناك فرصة رائعة للعمل معًا لإنشاء نظام جديد للتخلص من الأمراض خلال العقد التالي وما يليه. |
Bunu yaptıkları her noktada devletin bütün çabalarına karşın hayatınızı istediğiniz gibi yaşamak için elinizde bir fırsat var. | Open Subtitles | في أى مكان هم يفعلون ذلك، هناك فرصة أن تعيش حياتك علي النحو الذي تراه مناسبا على الرغم من جهودهم |
Bugün, yakındaki bir dağda üç aylık bir kartal yavrusunu yakalamak için az bulunur bir fırsat var. | Open Subtitles | اليوم، هناك فرصة قلما تحدث للإمساك بفرخ نسر عمره 3 أشهر مِن جبل في الجوار. |
Biliyorsun, pişman olacağın çok iyi bir fırsat var. | Open Subtitles | تعرف ، هناك فرصة جيدة للغاية ستندم عليها |
Burada iki amacımıza da yardımcı olabilecek bir fırsat var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك فرصة ليحقق كلانا هدفة |
Burada iki amacımıza da yardımcı olabilecek bir fırsat var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك فرصة ليحقق كلانا هدفة |
İnsanların oyundaki yazışmalarını izliyorum bazen oyundan saatler sonra bile sürüyor ve bence oyunların dışındaki topluluk için de gerçek bir fırsat var. | Open Subtitles | انظري, لقد كنت اشاهد الناس وهم يتحادثون على الشبكة وهم يلعبون , بعض الأحيان حتى بعد ساعات من نهاية اللعبة واظن ان هناك فرصة حقيقية |
Şu anda, Ali'yle görüşmesinin olması için mükemmel bir fırsat var. | Open Subtitles | هناك فرصة جيدة قائه مع علي يحدث الآن. |
Şu anda çok büyük bir fırsat var. | TED | هناك فرصة كبيرة لهذا في هذا الوقت . |