Steve ve ben , matematiksel analizden yararlanarak, aslında bunun kökeninin beynimizdeki çok basit bir fenomen olduğunu düşündük. | TED | قمنا أنا و ستيف من خلال التحليل الرياضي، باقتراح وجود ظاهرة بسيطة لتفسير ذلك، و التي تكمن في عقولنا. |
Okunması güç bir tıp dergisinde benzer bir fenomen örneğini buldum. | Open Subtitles | حسنا ً ، وجدت ظاهرة مثل ذلك فى جريدة طبية مجهوله |
Bu okyanus bilimiyle ilgili bir fenomen mevsimsel olarak zaman ve yer değiştiriyor. | TED | إنها ظاهرة جغرافية محيطية ولكنها تتحرك مع الفصل |
Hepimiz muhteşem bir film olduğunu biliyoruz ve kültüre girip, bir fenomen haline gelmesini ve tüm farklı permütasyonlarını görmek çok ilginçti. | TED | جميعنا نعرف أنه فيلم رائع، وقد كان من المثير جدا رؤيته يخرج للثقافة ويصبح ظاهرة ورؤية كل تبديلاته المختلفة. |
Ve bu iklim bilimciler ve meteorolojistler tarafından doğal bir fenomen olarak kabul görür. | TED | وقد أقره علماء المناخ وخبراء الأرصاد الجوية دائمًا بصفته ظاهرة طبيعية هامة جدًا. |
İnternet evrensel bir fenomen ise ve evrensel bir şehirde yaşıyorsak, bu sadece okyanus altından geçen bunun gibi kablolar sayesindedir. | TED | إذا كانت الإنترنت ظاهرة عالمية وإذا كنا نعيش في قرية عالمية، فلأنه هناك أسلاكا تحت المحيط، أسلاك مثل هذه. |
İkincisi ise bir fenomen (olağanüstü doğa olayı) ki erkekler dişileri bulmada çok çok iyiler. | TED | وثانيًا ظاهرة أن الذكور جيدة جدًا جدًا في العثور على الإناث. |
Ancak 13. Yüzyılda başlıca Rönesans'la batıda, insanlık tarihinin en büyük kimlik krizine neden olan bir fenomen başladı. | TED | لكن هناك ظاهرة بدأت في القرن 13 وتحديداً في عصر النهضة، في الغرب وتسببت بأكبر أزمة هوية في تاريخ الإنسانية |
Bir yerbilimci olarak benim için, burası jeolojik bir fenomen. | TED | وبالنسبة لي كعالم جيولوجي، فهي ظاهرة الطاقة الحرارية الأرضية الفريدة من نوعها. |
Bu saniyede 127 sürüş eder ve bu da kültürler arası bir fenomen olduğunu gösteriyor. | TED | هذه هي 127 رحلة في كل ثانية، ويظهرُ ذلك أنها ظاهرة موجودة في كل الثقافات. |
Kültürel miras yıkımının yeni bir fenomen olmadığını unutmamalıyız. | TED | نحن بحاجة لأن نتذكر أن تدمير التراث الثقافي ليس ظاهرة حديثة. |
züppeliğin taşra evleri ve unvanlara kafayı takan Birleşik Krallığa özgü bir fenomen olduğunu düşünürler. | TED | ان الغطرسة ظاهرة تميزها بسبب الالقاب و المنازل الفخمة هناك |
Züppelik küresel bir fenomendir. Küresel bir organizasyonuz. Bu küresel bir fenomen. | TED | فالغطرسة ظاهرة عالمية نحن منظمة عالمية وهذه ظاهرة عالمية |
Bu müthiş bir fenomen (görüngü) Çünkü burada ortaya çıkan şey bir yıldız. | TED | الآن هذه ظاهرة مدهشة لأن النجم القابع هناك |
Sanırım artık bir tahminde bulunabilirim. Eğitim, öğrenmenin bir fenomen olarak ortaya çıktığı bir kendi kendini düzenleme sistemidir. | TED | أعتقد أنني أستطيع الآن القيام بتخمين. التعليم هو نظام ذاتيّ التنظيم، حيث التعلّم هو ظاهرة طارئة. |
Bence herhangi bir organizasyon ya da insanın yer alabileceği bir fenomen. | TED | انها ظاهرة جديدة أعتقد انه يمكن اعتمادها من قبل اي شخص .. او اي منظمة |
Aslında bu çok ilginç psikolojik bir fenomen. | Open Subtitles | في الواقع، هو في حقيقة الأمر ظاهرة نفسية مثيرة للاهتمام فقط. |
Bu gerçekten ilginç psikolojik bir fenomen. | Open Subtitles | انها حقا مجرد ظاهرة نفسية مثيرة للاهتمام. |
Oldukça garip olan ve pek sık da rastlanmayan ve " geçici* " olarak adlandırılan meteorolojik bir fenomen. | Open Subtitles | ظاهرة غير اعتيادية بالطقس وتعرف أيضا بالعابر. |
Yeteneğim ruhsal bir fenomen değil, Peder. | Open Subtitles | قدرتي ليست ظاهرة روحية، رغم ذلك، أيها الأب |