Bayan Smith bir gazeteci ve The Sunday Times için biyografimi yazıyor. | Open Subtitles | الآنسة سميث صحافية تكتب مقالاً عني لصحيفة الصاندي تايمز |
Ben de bir gazeteci olarak tarım sektörüne iyice daldım | TED | لذا، بحس الصحفي لدي بدأت النتقيب في القطاع الزراعي |
Ayrıca otokratik bir Meksika'da yaşadı ve bir gazeteci olarak 1958 Venezüela darbesinin haberini yaptı. | TED | كما أنه عاش تحت الاستبداد المكسيكي وغطى الانقلاب الفنزويلي كصحفي عام 1958. |
Benim adım, Sidney Young. Ben yıldızlarla samimi olan bir gazeteci, paparazziyim. | Open Subtitles | اسمي هو سيدني يونغ، أنا مراسل صحفي مختص بالمشاهير، صحفي، صديق النجوم |
Bu, benim neden bir gazeteci olmak istediğimin en büyük sebebi. | TED | وهذا جزء كبير من السبب الذي جعلني قررت أن أصبح صحفية |
Onun için çıldırmadım fakat heyecan arayan davranışı gerçekte olduğu gibi bir gazeteci yaptı. | Open Subtitles | لم يعجبني الأمر لكن سلوكه المتحمس للإثارة هو ما جعله صحفياً |
Bize hikâyeyi anlatacak gerçek bir gazeteci buldum. | Open Subtitles | وجدتُ صحفيّة حقيقيّة لتُخبرنا القصّة. |
- Sana tarih öğrencisi olduğum konusunda yalan söylediğim için üzgünüm ama ben bir gazeteci değilim. | Open Subtitles | اسمع,انا اسف لاني كذبت عليك بخصوص اني ادرس التاريخ ولكني لست صحفيا |
Ben şuan bir koca istiyorum, bir gazeteci değil. | Open Subtitles | أنا أحتاجك أن تكون زوجي الآن، لا أحد الصحفيين. |
Biliyor musun, bir gazeteci için çok güzel gözlerin var. | Open Subtitles | أنت لست ملائمة للصحافة أنت جيدة جداً للطيران |
Dağa bir gazeteci göndereceğiz, ilgilenir misin, diye sordular. | Open Subtitles | إنهم سيرسلون مراسل إلى أعلى التل وسألوني إن كنت مهتماً. |
Her zaman bir gazeteci olduğuma inandım. | Open Subtitles | وقد ظننت... لطالما آمنت بأن... إنني صحافية. |
Yalnız bu kez, milisler bir gazeteci öldürmüştü. | Open Subtitles | فقط هذه المرة ، الميليشيا قتلت صحافية |
Eğer gazeteciye bir şey olursa veya bir gazeteci hükümetin yazmamızı istemediği bir hikaye yazmaya karar verirse kötü şeyler olabilir. | TED | فإذ حدث شيء للصحفي ، أو أن الصحفي قرر تغطية موضوع معين لا تريد الحكومة منا تغطيته ، فقد تحصل أشياء سيئة. |
Dubai'ye Arap Düşüncesi Vakfı Konferansı'na gittim ve doğru bir gazeteci ile kahve içmeyi bekliyorum. | TED | وقد ذهبت الى دبي .. الى مؤتمر لمؤسسة الفكر العربي وكنت هنالك انتظر بالقرب من القهوة لأجد الصحفي المناسب |
Bir arkadaşı olarak, McGowan'ı ziyarete izin verildim, bir gazeteci olarak değil. | TED | تمت الموافقة على هذه الزيارة كصديق وليس كصحفي. |
Sayın Yargıç, ilk sıradaki bu adam bir gazeteci ve avukata sorular veriyor. | Open Subtitles | سعادة القاضي، هذا الرجل في الصف الأول صحفي كان يعطي الأسئلة إلى المحامي. |
Geçen gün bir gazeteci bana "Tanrı var mı?" diye sordu. | Open Subtitles | لقد سألتني صحفية ما منذ يومين ما إذا كان هناك رب، |
Elini taşın altına soksan iyi edersin. Gerçek bir gazeteci ol, yoksa kapı şu tarafta! | Open Subtitles | من الأفضل أن تطور نفسك، كن صحفياً حقيقياً أو ها هو الباب |
Austin'de epey ünlü bir gazeteci, ve bende onun doğrudan, kişisel e-posta adresi var. | Open Subtitles | - إنها مراسلة صحفيّة بارزة في أوستن ولديّ عنوان بريدها الإلكتروني الخاص بالاستعلامات العامة |
Ama elimdeki hikayeyi kaptırdığım her seferde bu beni daha fazla motive etti, beni daha iyi bir gazeteci olmaya itti. | Open Subtitles | فهذا قرارك ولكن في كل مرة اصل فيها الى القصة ويسبقني احدهم فهذا يحفزني اكثر لأصبح صحفيا افضل |
bir gazeteci çocuk felcini sadece bir kere değil tekrar enfekte oldukları için iki kere kökünü kurutan Somali'de ki programımızı izliyordu. | TED | أحد الصحفيين ، و الذي كان يتابع برنامجنا في الصومال ، منذ 5 سنوات ، مكان حيث تم التخلص من شلل الأطفال ، ليست مرة واحدة فقط ، بل مرتين ، لأنهم أصيبوا مرة أخرى. |
Biliyor musun, bir gazeteci için çok güzel gözlerin var. | Open Subtitles | أنت لست ملائمة للصحافة أنت جيدة جداً للطيران |
Dağa bir gazeteci göndereceklerdi ve isteyip istemediğimi sordular. | Open Subtitles | إنهم سيرسلون مراسل إلى أعلى التل وسألوني إن كنت مهتماً. |
Çalıştığım yerde, böyle şeylerle ilgili dosyası olan bir gazeteci vardı. | Open Subtitles | هناك مراسل في العمل الذي حافظ ملف من هذه الأنواع من الأشياء. |
Clark'ın kör olduğunu öğrenince bir gazeteci olarak iç güdülerinizi uyandırmadığını söylemeyin sakın. | Open Subtitles | أخبريني أن هذا لا يفتح شهيتك كصحفية عندما علمتي بشأن أصابت كلارك بالعمى |
Şey, süper araştırmacı bir gazeteci olarak, cahil kalmışsın diyebilirim. | Open Subtitles | حسناً، بالنسبة لصحفي إستقصائي أنت جاهل بشكل محزن |
Ama yine de bir gazeteci için şeytanın oğlu denilebilecek kötülükte biriyle yüz yüze gelmek olağanüstü bir durum olsa gerek. | Open Subtitles | برغم ذلك ، ألا تتفق معي بأنها لحظة عظيمة لأيّ صحفيّ حين يلتقي وجهًا لوجه مع شرّ مُستطير |