Kendimi, bir kadını adaletsizliğin eziyetinden kurtaran, ahlaklı bir hayat yaşamış ahlaklı bir adam olarak görüyorum. | Open Subtitles | أنا أعتبر نفسي رجلاً أخلاقياً عاش حياة أخلاقية، وقد ساعد امرأة تعاني من ظلم مجحف |
Böyle bir hayat yaşamış olsaydım, çok arkadaşım olmazdı. | Open Subtitles | لن يحظى المرء بالكثير من الأقارب لو عاش حياة كتلك |
Kitaplarına bakılırsa epey fırtınalı bir hayat yaşamış. | Open Subtitles | إن كانت كتبه مقياساً فمن الواضح أنه عاش حياة حافلة |
Anlaşılan, örnek bir hayat yaşamış! | Open Subtitles | على ما يبدو، أنه عاش حياة مثالية! |
Anlaşılan, örnek bir hayat yaşamış! | Open Subtitles | ! على ما يبدو، أنه عاش حياة مثالية |