"bir ihtiyar" - Translation from Turkish to Arabic

    • رجل عجوز
        
    • عجوزا
        
    • عجوزٌ
        
    Planın bir parçası buydu: Anlayışlı bir ihtiyar. Open Subtitles لقد كان هذا جزءا من التخطيط هناك رجل عجوز متعاطف
    Umarım, burada ona karşı sadece bir kişinin olduğunu bilmiyordur... bir ihtiyar adam. Open Subtitles أتمنى ألا تعرف أن هناك رجلاً واحداً فقط ضدها.. رجل عجوز
    ÖImek için memleketine dönen zararsız bir ihtiyar gibi görmüşler. Open Subtitles اعتقدوا أنه مجرد رجل عجوز غير مؤذي عاد إلى موطنه ليموت
    Bunca yıldır babasının ahlaksız bir ihtiyar olduğunu sandı şimdiyse tümörden kaynaklandığını kişiliğiyle alakası olmadığını biliyor ama çok geç ve-- Open Subtitles قضت كل هذه السنوات تظن أنه كان رجلا عجوزا قذرا، والآن تعلم أنه ورم
    Pis bir ihtiyar gibi. Open Subtitles مثل عجوزٌ قذر عديم الفائدة
    Geçen gün bankta yatan bir ihtiyar gördüm. Open Subtitles أتعرف ، قبل أيام , رايت رجل عجوز على المقعد.
    İleri derecede bunaklığı olan tatlı bir ihtiyar. Open Subtitles هو رجل عجوز لطيف لديه حالة متقدمة من الخرف
    Telefonumu parçaladın,.. ..bu yüzden başka bulacağız ve bu yoldan bir kaç kilometre ileride yaşayan bir ihtiyar adam var. Open Subtitles ،بما إنك حطمت هاتفي فإننا بحاجة لهاتف آخر ، لذا فهناك رجل عجوز
    Şimdi yutulamayacak kadar büyük bir ihtiyar hapını yutuşuma şahit olacaksınız. Open Subtitles الآن أنتم جميعا ستشاهدونني آخذ حبة رجل عجوز التي تبدو كبيرة جدا للبلع
    Babam evi terk edecek ve huysuz bir ihtiyar olacak, tıpkı büyükbabam gibi. Open Subtitles والدي سيغادر المنزل وسيصبح رجل عجوز عنيد مثل جدي تماماً
    Olacağın kişi gibi değil seni çok iyi tanıyan bir ihtiyar olarak seninle konuşuyorum. Open Subtitles أنا أتحدث إليكم، وليس كما الذين سوف تصبح، لكن رجل عجوز يعرفك أفضل.
    Yürümeye yeni başlamış küçük bir piç boyutunda kırışık yüzlü bir ihtiyar. Open Subtitles طفل صغير الحجم من الأوغاد مع وجه مجعد مثل رجل عجوز.
    Kendinden utanmalısın, senin gibi bir ihtiyar... altın avcılarına ateş ediyor. Open Subtitles يجب عليك أن تخجل من نفسك رجل عجوز مثلك... تبحث عن ما يبحثون عن الذهب وتطلق عليهم النار
    " Ve huysuz bir ihtiyar " " Elimden geleni yaparım dedi. " Open Subtitles * و قال رجل عجوز يابس* * سأفعل ما بمقدوري*
    Ama 10 sene sonra sadece bir ihtiyar olacaksın. Open Subtitles ولكن بعد عشر سنوات ستكون رجل عجوز
    Ne salak bir ihtiyar ki bu ayağa kalkmak istemiyor? Open Subtitles يا لك من رجل عجوز غبي, إنه لا يريد ان ينهض!
    Ben bu kenti terk etmeden önce sen tiriti çıkmış bir ihtiyar olacaksın. Open Subtitles سوف تكون عجوزا أشيب قبل أن أغادر البلدة
    Özbe öz bir ihtiyar olduğum gündür. Open Subtitles إنه اليوم الذي أصبحت به عجوزا حقيقيا
    O zamanlar, hakiki bir ihtiyar olduğumu düşünmüştüm. Open Subtitles ...بذلك الوقت اعتقدت بأنني أصبحت عجوزا حقيقيا
    Yolunu kaybetmiş bir ihtiyar sahneye çıktı. Open Subtitles صعد عجوزٌ ضالّ على المسرح
    - Stick adında bir ihtiyar sayesinde. Open Subtitles (عجوزٌ يدعى (ستيك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more