| Eski kocamın yeni bir kız arkadaşı olması gerçeğinden başka bir sebep mi? | Open Subtitles | ماذا؟ بالإضافة إلى أنَّ زوجي السابق لديه صديقة حميمة جديدة؟ |
| Ayrıca bir kız arkadaşı olduğu sürece aramızda birşey olamayacağını da söyledi. | Open Subtitles | كما قال أنه طالما لديه صديقة حميمة فلا شيء سيحدث بيننا |
| Belki de bir kız arkadaşı veya kahvecide birlikte çalıştığı biri vardır. | Open Subtitles | ربما كان لديه صديقة او شخص ما عمل معه في محل القهوة |
| Orayı sevmişti, ama İngiltere'de bir kız arkadaşı vardı. | TED | إنه يحبها ولكن كانت لديه صديقة في إنجلترا. |
| Hey, güzel, siyahi ve ingiliz bir kız arkadaşı olmadığından... emin olsan iyi olur. | Open Subtitles | هاي، تأكدي أنه ليس لديه رفيقة جميلة، سمراء، وبريطانية |
| Seksi bir kız arkadaşı olduğu için her kadının ona asıldığını düşünüyor. | Open Subtitles | لايعني أن لديه حبيبة مثيرة يعتقد بأن الجميع يريد ان يضاجعه ؟ |
| Wade'in de yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | تعلمين ان وايد لديه حبيبه جديده ايضا |
| Çünkü zamanında burada çalışan bir kız arkadaşı vardı. Ayrılır ayrılmaz kızı şutladı. | Open Subtitles | لأنّه كان لديه خليلة ذات مرّة كانت تعمل هنا، وانفصلا، فقام بطردها بسرعة. |
| Sanırım ciddi bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | أعتقد أن له صديقة تربطه بها علاقة جدية |
| Eğer şu çocuğun bir kız arkadaşı olursa su faturam yarıya inecek. | Open Subtitles | إذا حصل هذا الفتى على صديقة حميمة لنقصت فاتورة المياه للنصف |
| Kızı durdurmadı, çünkü bir kız arkadaşı var ve üstüne hoplayan kız arkadaşıydı. | Open Subtitles | وهو لم يوقفها لان لديه صديقة حميمة و هي صديقتهُ الحميمة |
| Booth'un bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | لديه صديقة حميمة |
| bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | لقد أصبحت لديه صديقة حميمة |
| Dave, eminim babanın yeni bir kız arkadaşı olduğunu duymak kolay değildir. | Open Subtitles | ({\pos(190,210)}ديف)، أعرف أنّه ليس من السهولة سماع أنّ لوالدك صديقة حميمة. |
| Onda kalan yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | لديه صديقة جديدة لقد قام بنقلها هناك بالفعل |
| Onun bir kız arkadaşı var ve Fransa'dan gelecek, bizde bazı şeylerin olmasını bekliyoruz. | Open Subtitles | لديه صديقة فى فرنسا لذا فلدينا شيئا مشترك |
| Bana benzemiyor çünkü seksi ingiliz bir kız arkadaşı var ki kız kahpeye benzese de, benim olabileceğimden çok daha harika bir kız. | Open Subtitles | ولكنه لم يفعل لأن لديه رفيقة بريطانية والتي تبدو كعاهرة ولكنها أروع نوعاً ما من ما بإمكاني أن أكون |
| Yani Moose'un resmi bir kız arkadaşı var, Midge. | Open Subtitles | فقط عنيت أن "موس" لديه رفيقة حميمة , "ميدج" |
| Kısa bir süreliğine burada, bir kız arkadaşı var, ve çok yakında da gidecek. | Open Subtitles | إنه هنا لوقت قصير لديه حبيبة و سيغادر قريباً |
| Chloe, bu çocuğun bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | كلوي هذا الرجل لديه حبيبه |
| Bob amcamın bir kız arkadaşı vardı. | Open Subtitles | العم ً بــوب ً كانت لديه خليلة . ربما كانت هــي ؟ ــ خليلة ؟ |
| Üst komşumun bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | جاري في الطابق العلوي له صديقة |
| Warren'ın bovling salonundan bir kız arkadaşı vardı. | Open Subtitles | كان لدى وارن صديقة في العاصمة السلطانية |