| - Başka bir masada otururum. Orada olduğumu bile bilemezsin. | Open Subtitles | ساجلس على طاولة اخرى انت لن تدرك حتى انى موجود |
| Çıkar şunu buradan! Alçak bir masada duran bir mum mu bu? | Open Subtitles | اخرج هذا الشئ من هنا اهذه شمعة موضوعة على طاولة منخفضة ؟ |
| Hayatımda bir masada hiç bu kadar güzel insanlarla birlikte olmadım. | Open Subtitles | ولم أجلس على طاولة كهذه من قبل مع أشخاص جيدين مثلكم |
| Ama onun yerine mermer bir masada ıstakoz yiyor.. | Open Subtitles | ولكنه بدلاً من ذلك جالس على طاولة رخامية يأكل اللوبستر |
| Bir keresinde Y.M.C.A.'da bir masada oynuyordum ve bir çocuğu fena yeniyordum. | Open Subtitles | ذات مرت كنت أدير طاولة في مركز شباب بطرف البلده و كنت أهزم فتى بشده |
| Tamamıyla yabancılarla dolu bir masada oturup, yine de ailenizle berabermiş gibi hissedebiliyorsunuz. | Open Subtitles | تجلس على طاولة مليئة بالغرباء ومع ذلك تشعر أنّهم عائلتك |
| Küçük trajik ofisinde katlama bir masada oturan arkadaşıma da saygı gösterir misin? | Open Subtitles | هلا احترمتِ صديقي المسكين الجالس على طاولة قابلة للطي، في مكتبه البئيس؟ |
| - Ölüleri koymak için yapılmış çelik... bir masada yatıyorsun. | Open Subtitles | -لماذا؟ -لقد كنتَ مستلقياً على طاولة مصنوعة من الحديد للموتى |
| Yani Ruslar buranın müdavimleri. Tabii sınırları olmayan bir masada ve az sayıda oyun için. | Open Subtitles | إذن، الروس عملاء مُنتظمين هنا، ولكن هناك عدد قليل منهم يلعبون على طاولة غير محدودة، |
| Özel bir masada daha güzel olacağını düşünmüştüm.... ...aptal şapkalar takmış insanlarla çevrili olmadığımız bir yerde. | Open Subtitles | كنت اريد ان اخبرك بطريقة جميلة على طاولة خاصه ليس عندما نكون محاطين بالناس يرتدون قبعات سخيفة |
| Bir adamın lehine olmasındansa bence böyle bir masada kullanılması daha iyidir. | Open Subtitles | أفضل لي من أن أطوى على طاولة كهذها محشور كما أنا في صالح رجل واحدة |
| Başka bir masada 2 kişilik sandalye satın almak istiyorum. | Open Subtitles | من فضلك أود شراء مقعدين على طاولة أخرى رجاءً |
| Üst katta ki bir masada iki kızla birlikte oturuyor. | Open Subtitles | انه يجلس على طاولة في الطابق الثاني يجب ان لاتضيعه هو جالس بين فتاتين |
| O kolay, bir masada, önünde menüdeki her şey olan, yalnız bir adam görürsem, bu odur. | Open Subtitles | حسناً ذلك الجزء السهل سيكون الرجل الذي يجلس وحيداً على طاولة الطعام مع كل طبقة على قائمة الطعامن أمامه |
| bir masada, üç mankenle oturuyordu. Biri erkek, diğer ikisi çocuktu. | Open Subtitles | كانت تجلس على طاولة بصحبتها دُمى، رجل وطفلين |
| Keçi peynirinden daha beter bir şey varsa onu, içeride şapka takmış bir serseriyle ortak bir masada yemektir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الأسوأ من جبنة الماعز تناولها على طاولة مشتركة مع أحمق ما يرتدي قبعة في الداخل. |
| bir masada oturan sekiz dokuz farklı ülkeden kadınlar birbirleriyle konuşuyor ancak söylediklerinden tek kelime bile anlamıyorlardı, çünkü hepsi farklı diller konuşuyorlardı. | TED | كل هؤلاء النساء من ثمان أو تسع دول مختلفة مجتمعات على طاولة واحدة جميعهن يتكلمن مع بعضهن البعض ولا أحد يفهم الآخر لأنهن يتحدثن لغات مختلفة |
| Sonra bir masada uzanmıştım ve bu korkutucu eller üzerimde bir operasyon yapmak istiyordu. | Open Subtitles | بعدها كنت على طاولة وكان فيه مخلوقات فضائية يروعون يبون يسوون لي عملية ... |
| Bir keresinde Y.M.C.A.'da bir masada oynuyordum ve bir çocuğu fena yeniyordum. | Open Subtitles | ذات مرت كنت أدير طاولة في مركز شباب بطرف البلده و كنت أهزم فتى بشده |
| Sevgilin şehir morgunda bir masada yatıyor. | Open Subtitles | حبيبك فوق طاولة في مشرحة المدينة |