Her neyse, görünüşe göre cüzdanından bir miktar para düşmüş. | Open Subtitles | علي اية حال, يبدو ان بعض المال وقع من حافظتك. |
Gerçek bir anı: bir miktar para aktaracaktım. | TED | قصة حقيقية: كنت ذاهبة لإرسال بعض المال. |
Dört gün önce buraya bir miktar C-4 patlayıcısı getirilmişti. | Open Subtitles | جلبت منذ أربعة أيام كمية من المتفجرات نوع سى 4. |
- Kadın gazeteci olduğunuza göre her ikisinin özelliklerini bir miktar barındırmanız gerektiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنكِ قد تكونين كلاهما لأنك صحفبة |
Bak, benim görevim her yıl belli bir miktar mezun vermek yoksa kapatılabiliriz. | Open Subtitles | عملي هو توزيع عدد معين من الشهادات كل سنة و إلا سيتم إغلاقنا |
Sende bir miktar olmasına rağmen bu fiyatı ödeyemezsin. | Open Subtitles | إنها كمية لا تستطيع أن تجمعها حتى و لو كان هناك مائة مثلك. |
Hayatının sonuna kadar yetecek bir miktar. | Open Subtitles | إستناداً على ما كسبه من تأمين صاحب غسيل الملابس جراء حياته. |
Borç verdiğim ve vadesinden önce geri gelen bir miktar para. | Open Subtitles | بعض المال الذي أقرضته عاد قبل أن يحل وقت تسديده |
İyi olduğumu söylemek için aradım. Ve bu hafta sana, bir miktar para yollayacağım. | Open Subtitles | أنا فقط أكلمك لأخبرك بأني بخير وسوف أرسل لك بعض المال قريبا |
Çalınan parada da bir miktar olabilir. Şansımız varsa, tabii. | Open Subtitles | إذا وجدنا بعض المال المسروق فربما نكون محظوظين |
Bence ona bir miktar Med Patent hisse senedi vermeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد إننا يجب أن نعطيه كمية من أ.ب.و الخاص بـ ميد بيتنت |
Daha önceden, yerdeki bir sapın üzerine bir miktar sperm boşaltmıştı. | Open Subtitles | .يقذف كمية من النطاف على سويقة ملتصقة بالأرض |
- Kadın gazeteci olduğunuza göre her ikisinin özelliklerini bir miktar barındırmanız gerektiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنكِ قد تكونين كلاهما لأنك صحفبة |
Herkes bir miktar sentetik ve toksik maddelerle... herhangi bir zamanda temas edebilir, işte bu sizin "Yükleme"nizdir. | Open Subtitles | كل شخص لديه مقدار معين من التقبل للشوائب والسموم.. وهذا هو تحملك |
Ciddi bir miktar Lordum. Yıllık olarak artıyor. | Open Subtitles | إنها كمية كبيرة يا مولاي، وتزداد كل عام |
Hayatının sonuna kadar yetecek bir miktar. | Open Subtitles | إستناداً على ما كسبه من تأمين صاحب غسيل الملابس جراء حياته. |
İyi bir miktar mı? | Open Subtitles | محصولٌ جيّد صحيح؟ |
Bu çok büyük bir miktar Lucas. Onu biriktirmem uzun zamanımı almıştı. | Open Subtitles | هذا مبلغ كبير ، (لوكاس) تطلب مني وقتاً طويلاً لجمعه |
Ama bu onları 30 yıl sonra yeni kütüphaneleri için yüklüce bir miktar para istemekten alıkoymadı. | Open Subtitles | لكن لم يمنعهم هذا من استجدائي لأجل مبلغ ضخم من المال لصالح المكتبة الجديدة لديهم بعد مرور ثلاثين سنة |
Suda asılı bir miktar çeşitli metalik element. | Open Subtitles | كميات ضئيلة من مختلف المعادن عناصر خالية من المياه. |
Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz, o kadar az ki hissetmiyorsunuz bile ama gözlemlenebilen bir etkisi var. | TED | يتم إدخال كمية صغيرة من الجهد الكهربي إلى المخ، صغيرة جدًّا بحيث لا تشعر بها عادةً، ولكن لها تأثير جدير بالاعتبار. |
Wharton İşletme Fakültesinde, her yeni girişimin belli bir miktar korku getirebileceği öğrendik. | Open Subtitles | في مدرسة وارتون للاعمال، تعلمت أن كل مشروع جديد يحضر كمية معينة من الخوف |
Ve ekonomilerimizi öyle büyüttük ki, şimdi umudu boşverme, yok etme tehlikesiyle karşı karşıyayız -- kaynakları tüketerek, yağmur ormanlarını yok ederek, Meksika Körfezine petrol dökerek, iklimi değiştirerek -- ve aslında son yirmi yıldır karbon emisyonundaki aralıksız artışı bir miktar azaltan tek şey ekonomik gerileme. | TED | وأننا إقتصادياتنا قد نمت بدرجة كبيرة حتى أننا نقف الآن فى خطر حقيقى من تقويض الأمل -- مصادرنا الطبيعية تفرغ، نُحجم إستخدامنا للغابات، تسرب البترول فى خليج المكسيك، تغيرات المناخ -- والشيئ الوحيد الذى حقاً له بعض التأثير فى الإنخفاض قليلاً فى الزيادة بطريقة مريعة للإنبعاثات الكربونية خلال العشرون أو ثلاثون عاماً الماضية هو الركود. |
Yüklü bir miktar para yeni nesile aktarilmayacakti. | Open Subtitles | وتلك الوفيّات خلّفت العديد من الثروات دون أحدٍ ليرثها |