"bir model" - Translation from Turkish to Arabic

    • نموذج
        
    • عارضة أزياء
        
    • نموذجا
        
    • عارضة ازياء
        
    • النموذج
        
    • نموذجًا
        
    • عارض أزياء
        
    • كنموذج
        
    • مجسم
        
    • طرازاً
        
    Demokrasiye önem vermeyen ve devlet kapitalizmini benimsemiş, tamamen farklı bir model. TED والتي لم تُعطي مكانة هامّة للديمقراطية وتعتمد عل نموذج مختلف تماما للرأسمالية.
    Bizim Seattle'daki tesisimiz dünyanın her yerinde yapılması için bir model olabilir. TED منشأتنا في سياتل ستكون بمثابة نموذج لهذه الأمكنة في جميع أنحاء العالم.
    80lerde başladı ama başlangıçta, makineler bir köpük bloğundan çok çok kırılgan bir model oyuyorlardı ve bu modelin gerçek hayatta hiçbir kullanışlılığı yoktu. TED بدأت في الثمانينات، لكن في البداية كانت جهاز ينحت في كتلة من الفوم نموذج كان هش و ضعيف جدا و غير صالح لأي استخدام
    İster inan ister inanma ama bu hantallığına rağmen o bir model. Open Subtitles إنها عارضة أزياء ، صدق أو لا تصدق ، و بحمل هائل.
    Üçüncü bir element daha ekleyelim: bir model ekleyelim. TED أريد أن أزيد عنصرا ثالثا. أريد أن أزيد نموذجا.
    Şayet tanımadığım insanlar bana bakıp beni becermek isterlerse, o zaman bir model olabilmek için yeterince iyiyim demektir. Open Subtitles و ما زلت أحبّ ذلك. فالغرباء احيانا ينظرون الى ويريدون ممارسة الجنس معي، فذلك يعنى اننى يمكن أن أكون عارضة ازياء.
    Green School, bizim dünya için inşa ettiğimiz bir model. TED المدرسة الخضراء هي النموذج الذي نبني عليه للعالم.
    Daha da önemlisi toplumlarımız için etkili çözümlere yönelik bir model geliştirebiliriz. TED ولكن أكثر من ذلك، حيث نتمكن من تطوير نموذج للحلول الفعالة لمجتمعاتنا.
    İki parmağını kaybeden bir müşteri için klasik bir model. Open Subtitles نموذج حسب الطّلب مصُّنع لزبون الذي فَقدَ أصبعان مؤخراً. رجاءً.
    demek ki esas ihtiyacımız olan esas olup biteni gösteren bir bir nedensel model. ve Proteomik, bize aslında böyle bir model kurma şansı veriyor. TED فما نحتاجه هو أن يكون لدينا نموذج للمسببات لما يحصل فعلا، و البروتيوميات التي تنتج لنا القدرة على بناء نموذج مثل هذا.
    Bunlar anında bir model yaratabilirler, çünkü duygulara dokunurlar. TED بها نستطيع صنع نموذج تلقائيا، لأنها مليئة بالمشاعر.
    Bu, inanç sayesinde kabul ettiğimiz bir model. Ve bu sorun değil. TED إنه نموذج تقبلناه بكثير من الإيمان. و هذا حسن.
    Ve görev, kapalı bir alanda başınızın üzerinden uçabilecek son derece hafif bir model yaratmaya çalışmaktı. TED وكانت المهمة هي بناء نموذج يحلق في الأماكن المغلقة قادر على التحليق فوق رؤوسكم.
    Duolingo'nun güzel yani adil bir iş modeli sunuyor olması -- fakirlere karşı ayırım yapmayan bir model olması. İşte site bu. TED اذا الشيء الجيد حول ديولينجو انه في اعتقادي يُقدم نموذج عادل للنشاط وهو غير متحيز ضد الفقراء هذا هو الموقع
    Bu amaçla, yeni bir model tasarladık biz. TED ومن هذا المنطلق، قمنا بإنشاء نموذج آخر.
    Her zaman bir model olmak istediğimi biliyordun... ve buna rağmen işi aldın. Open Subtitles علمت بأني دائما ما رغبت أن أكون عارضة أزياء وقبلت بالعمل بكل الأحوال
    İster inan ister inanma ama bu hantallığına rağmen o bir model. Open Subtitles إنها عارضة أزياء ، صدق أو لا تصدق و بحمل هائل
    Eğer Mısır, hukuk kurallarına dayanan bir toplum kurmayı başarabilirse bir model olabilir. TED إذا قُدّر لمصر النجاح في بناء مجتمع ينبني على حكم القانون، يمكن أن تكون نموذجا.
    Aynı zamanda kadın iç çamaşırı alanında ihtisas yapan profesyonel bir model. Open Subtitles كما انها تعمل عارضة ازياء محترفة متخصصة في الملابس الداخلية.
    Avrupa kültürü boyunca ve sonrasında Cyrus bir model olarak kaldı. TED وعلى امتداد الثقافة الأوروبية بعد ذلك، ظل كورش النموذج.
    Bu tür, sonraki birkaç yüzyıl boyunca Avrupa'daki katedraller için bir model haline geldi. TED على مدى القرون القادمة، أصبح هذا نموذجًا للكاثدرائيات في جميع أنحاء أوروبا.
    Bebe de böyle söylüyor ona göre film kahramanı yada bir model olmalıymışım ben öyle bişey demek istemedim sizin ne demek istediğinizi anladım. Open Subtitles حتى بيبي تقول هذا في رأيها أنه كان يجب أن أصبح بطلاً أو عارض أزياء لم يكن هذا ما قصدته
    Onun yerine, kolonu alıp katmanlı bir model olarak inşa etmeye karar verdik, ince ince üst üste yığılmış dilimlerden yapıldı. TED بدلاً من ذلك، قررنا أن نأخذ العمود، وقررنا بناءه كنموذج بطبقات، مصنوعة من شرائح كثيرة جداً، رقيقة ومكدسة فوق بعضها البعض.
    Ve kesinlikle ne Crick ne de ben kimyacıydık, bu sebeple bir model inşa etmeye giriştik. Francis, Wilkins'i tanıyordu. TED وبالطبع لم نكن لا أنا ولا كريك كيميائيين، لذا حاولنا بناء مجسم. ولقد عرف هو.. فرانسيس عرف ولكنز.
    Siz erkekler nasıldır bilirsin. Hep yeni bir model peşindesiniz. Open Subtitles حسناً , انت تعلم ان الرجال يريدون طرازاً احدث

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more