"bir nedeni vardı" - Translation from Turkish to Arabic

    • ثمّة سبب
        
    • هنالك سبب
        
    • هناك سبب لعدم
        
    • لديه سبب
        
    • أنّ هنالِك سببٌ
        
    Bu hançeri bu kadar çok istemesinin bir nedeni vardı. Open Subtitles ثمّة سبب وراء توقه لهذه السكّينة بشدّة.
    Hayır Liz, içkiyi bırakmamın bir nedeni vardı. Open Subtitles كلا يا (ليز)، ثمّة سبب لتوقّفي عن الشّرب
    Her şeyden önce, insanlarla dalga geçmek çok eğlenceli. Ama bunu yapmamın bir nedeni vardı. Open Subtitles أولاً, من الممتع العبث مع الناس لكن هنالك سبب
    Belki kardeşinin öldürülmesinin başka bir nedeni vardı. Open Subtitles أو أنه كان هنالك سبب أخر جعل أخاك يُقتل
    Bu varolan testin, son 60 yılda güncellenmemesinin bir nedeni vardı, TED والآن، هناك سبب لعدم تطوير هذا الاختبار على مدى أكثر من ستة عقود.
    Daha önce de birlikte işlerin yürümemesinin bir nedeni vardı. Open Subtitles هناك سبب لعدم نجاح الأمور معنا من قبل.
    -Ve içlerinden yalnızca birinin iki yazının da ortadan kalkmasını istemek için bir nedeni vardı. Open Subtitles لكن فقط واحد منهم لديه سبب للرغبة في قتل القصتين
    O sıraya girmemin bir nedeni vardı. Open Subtitles أنّ هنالِك سببٌ جعلني أقف في ذلك الطابور
    Esther'in seni yaratmak için beni kullanmasının bir nedeni vardı, değil mi? Open Subtitles ثمّة سبب لإستخدام (إيستر) لي لصُنعك، أليس كذلك؟
    Esther'in seni yaratmak için beni kullanmasının bir nedeni vardı, değil mi? Open Subtitles ثمّة سبب لإستخدام (إيستر) لي لصُنعك، أليس كذلك؟
    - Dün AK olmamın bir nedeni vardı. Open Subtitles - هنالك سبب لماذا كنتُ (ضاء فاء الف) يوم أمس
    Bunun Raja'nın değil de benim kurabiyemde çıkmasının bir nedeni vardı. Open Subtitles "كان هنالك سبب مقنع لحلولها ببسكويتتي لا بسكويتة (راجا)"
    Bu gece olanların bir nedeni vardı. Open Subtitles الليله , هنالك سبب لحدوث ذلك
    Belki de kuramamasının bir nedeni vardı. Open Subtitles ربما هناك سبب لعدم إتصاله.
    Adele, bunu sana söylemememin bir nedeni vardı. Evet, hayatımız bir cehennem gibi ve dostlarımız düzenli olarak şiddetle ölüyor. Open Subtitles (أدال)، هناك سبب لعدم إخباري لكِ حياتنا كارثية وأصدقاؤنا يموتون معنفين
    Bunun anlamı, 14 yaşındaki bir çocuk ülkesinden gönderildiyse hayatında korkacak bir nedeni vardı. Open Subtitles هذا يعني أن فتى ذو 14 عامًا كان لديه سبب للخوف على حياته إن أُرسل لمنزله
    Bunun için çok iyi bir nedeni vardı herhalde. Open Subtitles لا بدّ وأنّه كان لديه سبب مقنع
    Ama artık savaşmak için bir nedeni vardı. Open Subtitles لكن الآن لديه سبب لكيّ يقاتل من أجله
    Seninle tanışmamın bir nedeni vardı. Open Subtitles أنّ هنالِك سببٌ لألتقي بك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more