| Benim çok iyi bir nedenim var. Son kez deprem olduğunda ölmüştüm! | Open Subtitles | لدي سبب وجيه للقلق، المرة الأخيرة التي وقع فيها زلزال توفيت |
| Pozitif biri olduğumu düşünmüyorum ama işlerin yoluna gireceğine inanmam için iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | أظن أني لست متفائلًا ولكن لدي سبب جيد لأؤمن أننا سنكون بخير |
| Şimdi, bunu tekrarlamak için bir nedenim var. | Open Subtitles | حسناً ، الآن لدي سبب لكي أفعل هذا مرةً أخرى |
| Çok iyi bir nedenim var, çünkü Solomon Adaları'nın bir bölümünde yaşayan bir Kiribati halkımız var, fakat aslında bu insanlar 1960'larda Phoenix Adaları'ndan gelmişlerdi. | TED | كان لدي سبب وجيه، لأنه لدينا مجتمع من الكيريباتيين يعيشون في هذا الجزء من جزر سليمان، والواقع، أنهم كانوا مجتمعاً أعيد توطينهم هناك من جزر فينكس، في الستينيات. |
| Kızmadın değil mi? Görüşmemek için çok iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | انت لست غاضبا لدي سبب وجيه لعدم رؤيتك |
| Benim kısacık hayatımın onun hayatıyla karşılaştırılması küstahlık olur ancak öyle bir nedenim var ki, kendisi bunu sorun etmeyecektir. Şey, yarın doğum günüm. | Open Subtitles | ...أعلم أنه أمر مبكر بمقارنتي حياتي الصغيرة بحياتها لدي سبب جيد يجعلني أؤمن بأنها لن تمانع ذلك إذاً، عيد ميلادي غداً |
| Kontrolümü kaybetmemek için güçlü bir nedenim var. | Open Subtitles | لدي سبب قوي يمنعني من فقدان هدوئي |
| Görünüşe göre, paranoyak olmak için bir nedenim var. | Open Subtitles | حسناً, تبين أن لدي سبب لأكون كذلك |
| Şüphelerimden şüphelenmem için iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | لدي سبب للتشكيك بتلك الشكوك |
| Ama dönmek için çok güzel bir nedenim var. | Open Subtitles | حسن ، لدي سبب وجيه للعودة |
| İyi bir nedenim var... | Open Subtitles | بدون امتلاك سبب جيد ... لدي سبب مُقنع |
| Artık iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | الأن لدي سبب جيد |
| - Lois, iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | - لويس لدي سبب جيد |
| Sanırım güzel bir nedenim var. | Open Subtitles | لدي سبب وجيه |
| bir nedenim var. | Open Subtitles | لدي سبب |