"bir parçasıydı" - Translation from Turkish to Arabic

• جزء من
• جزءاً من
• جزءً من
• كان جزء
• كان جزءًا من
• كانت جزء
• كجزء من
• كان جزئاً من
• جزءا من
• هذا جزء
• هذا جزءاً
• كان ذلك جزءاً
• كان عضواً
• كانت جزءاً
• لقد كان جزءاً

Bu kısa hikâye aynı zamanda benim kızımın ödevinin bir parçasıydı.
هذه القصّة القصيرة هي جزء من فرض ابنتي في مادة الإنجليزية

Hem Kraliçe arıyı sinirlendirmek, hem de balmumuyla sarılmak planımın bir parçasıydı.
لماذا تركتها لتلفني في ذلك الشمع؟ كان كل ذلك جزء من خطتي

Adım Sheena ve seninle yaptığım herşey işimin bir parçasıydı.
أسمى شينا وأي شيء فعلته معك كان جزء من عملي

Bayrağın selâmlanması ve millî marşın söylenmesi geleneğin bir parçasıydı.
تحية العلم الهولندى وغناء النشيد الوطنى كانتا جزءاً من الطقوس

Günah haftamız sadece beni ikna etme planının bir parçasıydı.
وأسبوع الخطيئة الذي قضيناه معاً كان جزءً من خطته لإقناعي

Küçük Odessa'da büyüyen biri için, cinayet günlük hayatın bir parçasıydı.
،عندما تترعرع فى اوديسا الصغيرة يكون القتل جزء من حياتك اليومية

Bu, aynı zamanda benim çekmem gereken cezanın bir parçasıydı.
لكن .. جزء من العقاب أيضا يجب أن أحصل عليه

Dinle, üzgün olduğunu biliyoruz, ama anlamak zorundasın, bu planın bir parçasıydı.
نحن نعلم أنك مستائه , لكنك لاتفهمين هذا كان جزء من خطه,

Babanın işlettiği stüdyoda çalışırdı. Bilirsin işte, sistemin bir parçasıydı.
كان يعمل في الاستوديو الذي يديره أبوك جزء من النظام

Deponun çevresindeki her paralı telefonu kayda almışlar. Bu kaçakçılığı engellemenin bir parçasıydı...
فهم يتنصتون على كل الهواتف حول المستودع هذا جزء من عمليات مكافحة التهريب

- Bill, ödül anlaşmanın bir parçasıydı. - Biliyorum. Bu bir sorun.
يا بيل الحصول على الجائزة كان جزء من الصفقة لدينا مشكلة هنا

Çünkü doktor da parasını babasının evlilik dışı çocuklarından koruma planının bir parçasıydı.
لأنه كان أيضاً جزء من مخططها لحماية مالها من أطفال الأب الغير شرعيين

Belki de cinayet en başından beri planın bir parçasıydı.
أو لربّما كانت جريمة القتل جزء من الخطة منذ البداية.

Ve kadınlar, erkekler, köyden herkes bu inşaat sürecinin bir parçasıydı.
والنساء, والرجال الجميع من القرية كانوا جزء من عملية البناء

Öyleyse, evliliğimiz sadece, treni havaya uçurma planın bir parçasıydı.
إذاً زواجنا لم يكن إلا جزءاً من خطة لتفجير هذا القطار ؟

Ölüm olayı büyük planımızın bir parçasıydı.
والآن مسألة الموت كانت كلها جزءاً من الخطة المدروسة

Okul, çeyizimin bir parçasıydı. Demem o ki onu da alacağım.
المدرسة كانت جزءً من أملاكى لذلك سأستردها

Polonya'daki dayanışmanın bir parçasıydı, bu dayanışma hükûmet tarafından kaba-kuvvet ile baskılanan pasit bir sosyal değişim hareketiydi.
كان جزءًا من حركة التضامن فى بولندا، التي كانت حركة سلمية من أجل التغيير الاجتماعي التي قمعتها الحكومة بعنف.

Fark ettiğim şeylerden biri de, ki bu da değişim sürecinin bir parçasıydı, dört ana temanın bulunmasıydı.
من الأشياء التى لاحظتها، التي كانت جزء من التحول، أن هنالك أربعة أمور أساسية.

Peseshet’in oğlu Akhethetep, belgelerin kopyasını özenle oluşturuyordu. Kâtip olmak için eğitiminin bir parçasıydı.
يعمل أخاثيتيب ابن بييسشيت بجِد بنسخ الوثائق كجزء من تدريبه ليصبح ناسخاً.

Size bundan bahsedemezsim, çünkü bu da dersin bir parçasıydı.
لم أستطع اخباركما بذلك لأن ذلك كان جزئاً من الدرس

Bu yüzden babanın adını verdi. Tüm bunlar hilenin bir parçasıydı.
لهذا كتبت اسم الوالد كان هذا كله جزءا من خطة تلاعبها

Bu da anlaşmanın bir parçasıydı.
كان هذا جزءاً من الصفقة

1959 model Caddy Brougham'ın ambleminin bir parçasıydı.
كان ذلك جزءاً من شعار يعود لسيارةكاديلاك بروهام 1959

Ailenin bir parçasıydı ve yok olmasına izin verdin.
كان عضواً فى عائلتك ، أيضا . وأنت تركته يموت

Moda okulunda mezuniyet projemin bir parçasıydı bu.
كانت جزءاً من مشروع تخرّجي في معهد الموضة

Hayır, bu güvenliğimi sağlayan bilgisayar sistemlerinin bir parçasıydı.
لا, لقد كان جزءاً من نظام الحاسوب الذي يتولي آمني