Ne yazık ki bu gerçekten bir resim değil. Panomu biraz bu tarafa çekersem, güzel, mükemmel. | TED | لكنها و للأسف ليست صورة تماما. إذا تمكنت من إحضار لوحتي هنا في الجانب، عظيم، ممتاز. |
- Pek de hoş bir resim değil ha. - O bunu yaptı, değil mi? | Open Subtitles | ـ إنها ليست صورة جميلة للغاية ـ كانت تقوم بذلك، صحيح؟ |
O iyi bir resim değil. | Open Subtitles | انها ليست صورة جيدة لدي صورة افضل |
Bu gördüğün gerçek bir resim değil. | Open Subtitles | هذه ليست صورة توضيحية من الشرطة، |
(Kahkaha) İyi bir resim değil. Şimdi, Nevis adasındaki arkadaşlarım biraz daha iyiler. Şuna bakın! İşte bu Isaac Newton. | TED | (ضحك) ليست صورة جيدة. الآن أصدقائي في جزيرة نيفيس هم أحسن بقليل. انظروا إلى ذلك! |
Bu yeni bir resim değil. | Open Subtitles | إنها ليست صورة حديثة |
O, kıymetli bir resim değil. | Open Subtitles | إنها ليست صورة ثمينة |
Ama... (Kahkaha) bu pek iyi bir resim değil. | TED | لكن.. (ضحك) تلك ليست صورة جيدة. |