Sizi burada "kendi" laboratuvarınızda görmek, ne büyük bir sürpriz. | Open Subtitles | يا لها من مفاجأة ان اراك هنا في مختبرك ? |
Ve yakında hepsi irade. Şşş. Doktor, ne hoş bir sürpriz. | Open Subtitles | وعما قريب جميعهم سيفعلون ايها الطبيب , يالها من مفاجأة سارة |
- Mahkemeye hakaret ettiğinize karar verdim. - Ne lanet bir sürpriz. | Open Subtitles | ــ سأعتبر أنك تهين المحكمة ــ يا لها من مفاجأة لعينة |
Ne hoş bir sürpriz. Başka birini bekliyordum. | Open Subtitles | يا لها من مفاجئة جميلة كنت أتوقع شخص آخر |
Bu bir sürpriz olacaktı, ahmak kafalı. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه مفاجأة يا صاحب رأس المؤخرّة |
Hayir bu iyi bir sürpriz degil, kötü bir sürpriz. | Open Subtitles | لا .. إنها ليس بالمفاجأة السارة بل إنها مفاجأة سيئة |
İste astronotlarımızdan biri. Ne kadar hoş bir sürpriz. | Open Subtitles | هذا واحد من رواد فضائنا الان يا لها من مفاجأة سعيدة |
Bir saniye... Ne güzel bir sürpriz. - Görüşmemi tamamlamam gerekiyor. | Open Subtitles | يا لها من مفاجأة لطيفه سأوافيكم في غضون دقائق |
Ne güzel bir sürpriz. "Ne güzel bir sürpriz!" mi? | Open Subtitles | ـ يالها من مفاجأة لطيفة "ـ "يالها من مفاجأة لطيفة؟ |
Bu kadar zamandan sonra Danielle'i görmek hoş bir sürpriz oldu. | Open Subtitles | يا لها من مفاجأة سارة رؤية " دانييل " بعد فترة |
Bu ne hoş bir sürpriz. Böyle karşılaşmaya bayılıyorum. Rolf, selam. | Open Subtitles | يالها من مفاجأة جميلة لقد سررت لوجودك هنا, كيف حالك |
Moralleri düzeltmek için bundan daha iyi bir sürpriz olamaz. | Open Subtitles | ليس هنالك أجمل من مفاجأة للروح المعنويّة. |
Gaston. Ne hoş bir sürpriz. | Open Subtitles | جاستون, يا لها من مفاجئة لطيفة. |
Ne güzel bir sürpriz. Sizi kâfirler, iyi ki karışmadınız. | Open Subtitles | ،يا لها من مفاجئة سارة كُفرك لم يخدعك |
Güzel bir sürpriz. Ne kadar kalacaksın? | Open Subtitles | هذه مفاجأة لطيفة كم مضى على قدومك في المدينة ؟ |
Sana burada rastlamak ne güzel bir sürpriz. | Open Subtitles | ميلاني هاميلتون، إنها مفاجأة أن أراك هنا |
Görünüşe göre Kolombiya'daki kardeşim bana bir sürpriz yollamış. | Open Subtitles | يبدو أن اختي من كولومبيا أرسلت لي مفاجأة صغيرة |
Ne hoş bir sürpriz. Sana bir içki vereyim. | Open Subtitles | يالها من مفاجأه لطيفه دعنى أنتقى لك مشروبا |
Bu iş yerindeki ilk günümde tekerimin üzerinde benim için bir sürpriz duruyordu. | TED | أول يوم قدمت فيه إلى العمل في المحل كانت هناك مفاجأة بانتظاري على عجلتي |
Linnet Doyle'la karşılaşıp evlendiğini görmek, çok hoş bir sürpriz olmuştur. | Open Subtitles | اظن انها كانت مفاجأة سارة لك ان تعرف ان بينيت تزوجت |
Evet ama bu bir sürpriz. | Open Subtitles | زوجة بيون بيرج قادمة إلى هنا ؟ أشش إنها مفاجئة |
Bu hiç beklenmedik bir sürpriz, bayan. Bana mı getirdiniz? | Open Subtitles | انها مفاجأة سارة غير متوقعة لى اذن, هذه لى ؟ |
Evet, harika. Ne büyük bir sürpriz. | Open Subtitles | أجل , عظيم , ما هذه المفاجأة الكبيرة. |
En altında da küçük bir sürpriz var, ama hepsini yemen gerekiyor. | Open Subtitles | ثمة مفاجأة في النهاية، لكن عليك أن تشقّي طريقك إليها |
Seni burada görmek ne hoş bir sürpriz. | Open Subtitles | يا للمفاجأة الرائعة أن أراك هنا |
Herkesin çok yoğun çalıştığını bildiğim için bir sürpriz hazırladım. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع يعملون بجهد كبيراً لذا ، لدي مفاجأة |
Pekala, büyük bir sürpriz olduğunu söyleyemem.. | Open Subtitles | لا يمكنني القول أنها كانت مفاجئة ضخمة.. |