Tabii ki gelirim. Fazla bir seçeneğim yok, değil mi? | Open Subtitles | بالطبع سآتي ليس لدي خيار آخر، أليس كذلك؟ |
Cesaretini kırmaktan başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | لا أملك خيار سوى كسر إرادته |
Bu durumda, öngörülen sulh anlaşmasının şart ve kuralları bağlamında Dickie Bennett'i bugün erken tahliye etmekten başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | في هذه الحالة لا خيار لي سوى منحه تسريح مبكر بناءً على الظروف المعطاة اليوم |
Ve sana tarihteki en kötü telesekreter mesajını bırakmak üzere olduğumu biliyorum ama başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | الاتصال بكل رقم أعطيته لي و اعرف اني على وشك ترك أسوأ رسالة صوتية في التاريخ , لكن ليس لديّ خيار آخر |
Gerçekten başka bir seçeneğim yok. Evet, yap, Ade. | Open Subtitles | أنا حقا لا أملك الخيار نعم, أنت تملكينه إيد |
Oh, ay. İyi bir seçeneğim yok, değil mi? | Open Subtitles | لا, تبا ليس لدي أي من الخيارات الجيدة. |
- Başka bir seçeneğim yok ama, değil mi? | Open Subtitles | - ليس لدي خيارات أخرى، هل لدي؟ |
Sıcak bölge tamamiyle tahliye edildikten sonra bombayı atmak dışında bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي خيار ساسقط القنبلة في أي لحظة منطقة العمليات أُجْلِيَت تماماً |
İdeal değil ama korkarım başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس مثالياً لكنني متأسف فليس لدي خيار |
bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | نحن نذهب اليه عندما يتصل. أنا لا أملك خيارا أخر |
Bundan başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | لا أملكُ خياراً آخر. |
Başka bir seçeneğim yok. Şeytan bu konuda oldukça açık konuştu. | Open Subtitles | ليس لدي خيار حقاً الشيطان أوضح وجهة نظره بشدّه |
Artık bankanın mülkü olduğu için de hepinizi tutuklamaktan başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | , ومنذ هي ملكية المصرف أنا ليس لدي خيار سوى أن أضعكم تحت الأعتقال |
Pek bir seçeneğim yok, benim işim bu. Anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | ليس لدي خيار إنه عملي انت تفهمين صحيح؟ |
Benim yürüyüp gitmek gibi bir seçeneğim yok Colby. | Open Subtitles | لا أملك خيار الرحيل مثلك يا (كولبي). |
O hâlde seni öldürmek dışında bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | إذاً لا خيار لي سوى أنْ أقتلكَ |
Sanırım başka bir seçeneğim yok, öyle değil mi? | Open Subtitles | أظن أنه ليس لديّ خيار آخر، صحيح؟ |
Bunu yapıyorum çünkü başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لأنه ليس لديّ خيار |
Sanırım başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | إذاً ، أعتقد أني لا أملك الخيار. |
O yüzden pek bir seçeneğim yok gibi. | Open Subtitles | فلا أملك الخيار |
İyi bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي من الخيارات الجيده |
Bak Pete, bir seçeneğim yok tamam mı? | Open Subtitles | أنظر (بيت)، ليس لدي خيارات حسنًا؟ |
Fakat sonum onlar gibi olmayacak. Bunu kendime aşılamaktan başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي خيار آخر سوى أن أربط نفسي إليه |
Eğer Lana'yla olmak istiyorsam bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | إذا أردت العيش مع لانا فليس لدي خيار |
Hayatım, gerçekten başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | آه ، حسنا عزيزتي لا أملك خيارا آخر |
Başka bir seçeneğim yok, Fasulye. | Open Subtitles | لا أملكُ خياراً آخر يا آنسة (بينز). |