Bu senenin seçim süreci örnek liderlik yapmak için iyi bir seçenek sunmuyor. | TED | العملية الانتخابية لهذا العام لم تعطِ خياراً جيداً لم تكن مثالاً يحتذى به. |
ve çaresizce normal olmayı istemeyi, ama böyle bir seçenek yok. | Open Subtitles | ولإرادة لذا للغاية لِكي يَكُونَ الوضع الطبيعي، لَكنَّه فقط لَيسَ خياراً. |
Bunu yapmak istememiştim ama bana başka bir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم أرغب في عمل هذا، لكنك لم تترك لي خيارًا. |
Başka bir seçenek olsaydı onu kullanırdım. | Open Subtitles | إذا كان هناك خيار آخر، إعتقدني، أنا آخذه. |
Kendi hayatımıza savaş ilan ettik ve bu bize son bir seçenek bıraktı | Open Subtitles | و أعلنوا الحرب على طريقة معيشتنا و لم يتركوا لنا إلا خيار واحد |
Her zaman bir seçenek vardır. Bu planı büyükbabam hazırlamıştı. | Open Subtitles | لقد كان هذا دائما خيارا جدي فكر في هذه الخطة |
O yüzden bana, bugün buraya gelmek dışında bir seçenek bırakmadınız. | Open Subtitles | ذلك تركت لي أي خيار ولكن أن أكون هنا اليوم. والآن أنت هنا؟ |
Belki önce tıraş olmalısın. Randy, bu bir seçenek değil. | Open Subtitles | ــ ربما عليك الحلاقة أولاً ــ راندي، هذا ليس خياراً |
Kabak kafalıyla birlikte ikili buluşmamız var-- eğlence bir seçenek olamaz. | Open Subtitles | أنا ذاهب في موعد مزدوج مع رأس اليقطينة المتعة ليست خياراً |
Savunma artık bir seçenek değil. Kuşatmayı kaldırıp hücum etmeliyiz. | Open Subtitles | لم يعد الدفاع خياراً مطروحاً لنا علينا فك الحصار والهجوم |
çünkü dışarda her zaman başka bir seçenek vardır, ve sen bana güvenmiyorsun. | Open Subtitles | لإنكِ تعلمين أنه دائماً يوجد خياراً ليتم إتخاذه وإنّكِ لا تثقين بي قط |
Çünkü Afganistan'da yapmış olduğumuz en kötü şey başarısızlığın bir seçenek olmadığı fikrini yaratmak. | TED | لأن اسوأ شيء قمنا به في افغانستان هو هذه الفكرة بأن الفشل ليس خياراً |
Elimizde bu kanıt varken davayı düşürmekten başka bir seçenek göremiyorum. | Open Subtitles | مع هذا الدليل، لا أرى خيارًا سوى إسقاط كل التهم الموجهة. |
Umutsuz ve bu gece paraya ihtiyacı olan biri için bir seçenek olmayacak. | TED | لن يكون خيارًا لشخص يائس وبحاجة إلى المال الليلة. |
Geriye tek bir seçenek kalıyor. Bu hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | . حسناً ، هناك خيار أخير واحد . أنت لن تفضل |
Eğer bir seçenek olsaydı, her iki köyünde zafer... yaşamasını tercih etmez miydin? | Open Subtitles | لا يوجد هناك خيار ..لكي تختار. للخُرُوج الي بريق المجدِ بقرانا مع شخص أخر؟ |
Aslında bariz bir seçenek vardır ama her çocuk eve, annesine koşmak istemez. | Open Subtitles | حسناً، هناك خيار واحد واضح، ولكن ليس كلّ طفل متلهّف للعودة إلى منزله للتحدث إلى أمّه |
iş birliği yapmalıyız hayal gücü belirleme çünkü başarısızlık bir seçenek değildir. | TED | نحتاج للتعاون، والابتكار، والعزيمة، لأن الفشل ليس خيارا. |
- Sanırım bu kadarı yeterli, ve başka bir seçenek göremiyorum. | Open Subtitles | أظن بأنني سمعت ما فيه الكفايه و لا أرى أنه أمامي أي خيار آخر |
Kendisine başka bir seçenek daha vermemi istemişti, yani teknik olarak, emirleri uyguluyorum. | Open Subtitles | لقد سألني أن أعطيه خيار آخر لذا تقنيا أنا أتبع الأوامر |
Haklısın, haklısın. Gerçek, bu iyi bir seçenek. Doğru, doğru. | Open Subtitles | صحيح , الحقيقـة هي الخيار الجيد , صحيح , صحيح |
Um... Onu gördüm yolu, gerçekten bir seçenek yoktu. Yani, ben iş aldı. | Open Subtitles | ورأيت أنه لم يكن لدي خيار لذا، قبلت المهمة |
Yeni bir fikir zaten henüz bilmedikleri bir şey olduğundan bu araştırmada bir seçenek olarak karşımıza çıkmayacağı belli bir şey. | Open Subtitles | الفكرة الجديدة هي شيء لايعرفونهحتىالآن، و لذا بطبيعة الحال سوف لن تطرأ كخيار |
Bak, bunu telefonda yapmak istemezdim ama bana başka bir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم أكن أريد أن أفعل هذا عبر الهاتف ولكنك لم تعطنى أى خيارات أخرى |
Ya ölürse? Kalan şu zamanımızda başka bir seçenek göremiyorum. | Open Subtitles | ليس لدينا أيّ خيار هنا في الوقت الذي غادروا |
Bilirsiniz, benim zamanımda ayrılık bir seçenek değildi. | Open Subtitles | أتعلمون ؟ يوم طلاقي لم يكن لدي أي خيارات |
Başka bir seçenek daha var parayı getir, yüzü senden kalsın, kalanı da ben alayım. | Open Subtitles | لا , هنالك خيار آخر نذهب كلنا لأحضار الأموال , وتبقي لنفسك 100 الف والباقي سوف أخذه أنا |
O anda vardığım sonuç şuydu, elimde başka bir seçenek yok. | TED | و لكن النتيجة التي توصلت اليها ذلك الوقت هو انني لم اكن املك الكثير من الخيارات. |