Bu akşam bir duyuru yapacağım ve benden nefret etmek için iyi bir sebepleri olacak. | Open Subtitles | حسنا ، هذا المساء سأقول لهم بيان وعندها سيكون لديهم سبب مقنع لكى يكرهوننى |
Fahişe olmadığını, karşı koyacağını biliyorlardı ve artık peşine düşmek için iyi bir sebepleri var. | Open Subtitles | عرفوا أنها لم تكن فتاة هوى، وأنها ستقاوم والآن لديهم سبب وجيه ليأتوا لاعتقالها |
Eğer Kuvira'nın işini bitirirsek, savaşmak için bir sebepleri kalmaz. | Open Subtitles | إذا أطحنا بها , فلن يكون لديهم سبب للقتال |
Bilmiyorum. Ama çiğnenmeden o raylarda olmayı istemek için çok sağlam bir sebepleri olmalı. | Open Subtitles | لا أعلم، لكن لابدّ أنّ لديهم سبب وجيه لرغبتهم التواجد على تلك الخطوط بدون خطر التعرّض للدهس. |
Dikkatlerini vermiyorlar çünkü vermek için bir sebepleri olduğunu düşünmüyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يولون اهتمامًا لأنهم لا يعتقدون أنّ لديهم سبب يدفعهم لذلك |
Fahişe olmadığını, karşı koyacağını biliyorlardı ve artık peşine düşmek için iyi bir sebepleri var. | Open Subtitles | علموا أنها ليست عاهرة وستقاوم والآن صار لديهم سبب وجيه ليسعوا خلفها |
Ama bir sebepleri olmasa babanın evine gelmezlerdi. | Open Subtitles | ولكن لن يأتوا الى منزل والدك , الا اذا كان لديهم سبب لذلك |
Bunun için bir sebepleri yok. Sonuçta şüpheli değil. | Open Subtitles | ليس لديهم سبب للشك به إنه ليس مشتبه به |
Belki de bir sebepleri olduklarını düşünmüşlerdir! | Open Subtitles | ربما يعتقدوا انهم لديهم سبب |
- bir sebepleri vardı. | Open Subtitles | هم كان لديهم سبب |
Eminim iyi bir sebepleri vardır. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن لديهم سبب مقنع |
- Yalan söylemek için bir sebepleri yok. | Open Subtitles | ليس لديهم سبب للكذب عليّ. |
Baştan tekrar tekrar aramaları için bir sebepleri yok. | Open Subtitles | لم يكن لديهم سبب للبحث بدقة. |
Şimdi yine bir sebepleri var. | Open Subtitles | لديهم سبب آخر |