"bir sopayla" - Translation from Turkish to Arabic

    • بعصا
        
    • بقضيب
        
    • بالعصا
        
    • بتلك الهراوة
        
    Laennec, söylendiğine göre, Paris sokaklarında yürürken iki çocuğun bir sopayla oynadıklarını görür. TED ويقال بأن لينيك كان يتمشى في شوارع باريس ورأى طفلين يلعبان بعصا
    Düşünün ki tahta ve ucunda bir kancası olan bir sopayla yapılıyordu. ya da her ikisiyle. TED تخيل القيام بذلك بعصا خشبية في نهايتها كلاب. للقيام بأحد هذه الأعمال.
    Vücudumu geliştirir ve Richard'a arkasından bir sopayla vururdum. Open Subtitles اكون عضلات في جسمي العلوي واضرب ريتشارد من الخلف بعصا
    -Demir bir sopayla... Open Subtitles فى ظاهر الأمر سيحطمون كُلّ عَظْمة في جسده بقضيب حديدىّ
    Hedefe odaklılığına hayran kaldım. O kocakarıya üç metrelik bir sopayla bile dokunmazdım. Open Subtitles أنا معجبٌ بتفانيك للقضية ما كنت لألمس تلك العجوز حتى بقضيب
    Bana, istediğim gibi, tahta getirmiyor. Sonra da bir sopayla nefesimi keseceğini söylüyor. - Ne? Open Subtitles . لم تكن لتأتى بالخشب كما أخبرتها . وقالت أنها سوف تخنقنى بالعصا
    Tabii eskiden, Krampus seni çuvalına atmadan önce bir sopayla döverdi. Open Subtitles بالطبع حينها كان كرامباس , يضربنا بالعصا قبل أن يلقي بنا داخل الكيس
    Görüyorsun ki, ben kardeşime sen onu kafasını bir sopayla ezdikten sonra elveda deme şansı bulamadım. Open Subtitles أترى، لم يكن بإمكاني أن أقول وداعاً لِأخي الصّغير ... بعد أن حطّمت رأسه اللّعينه بتلك الهراوة
    Fakat bazen beni neşeyle az önceki gibi yumrukladığında sanki biri beni minicik ama çok gerçekçi bir sopayla dövüyormuş gibi hissediyorum. Open Subtitles لكن احيانا تلكميني لكمات مرحة كهذه تشعرني انني اضرب بعصا صغيرة وحقيقية
    Ya öldürmek için... ya da gösteriş olsun diye... silahın arkasıyla veya bir sopayla vurmuşlar. Open Subtitles وهي تعني إنك قد قتلت رجلك أو إنك تتباهى بضربك له بأخمص مسدسك أو بعصا
    Demir bir sopayla ya da beyzbol sopasıyla vurmuş olmalı. Open Subtitles لقد قام بتكسيرها بعصا حديدة أو بعصاة بيسبول
    Biraz mola vermenizi isteyeceğim. Kocama yanan bir sopayla vuruyorsunuz. Open Subtitles سأطلب فترة أستراحة، أنت تضرب زوجي بعصا مُشتعلة.
    Kafasını şifonyere sıkıştırıp onu çivili bir sopayla ezerdim. Open Subtitles قلتُ لكَ يا رجل، لكنتُ سأضع المجنون في خزانة المطبخ وأضربه بعصا مدببة
    Avlanırken, çalıları bir sopayla dürtersin. Open Subtitles عندما تقوم بمطاردتها، يجب عليك ضرب الشجيرات بعصا.
    Her şey bir kenara, piyano çalmasını bıraktırmak için onu bir sopayla vurmakla tehdit ettiğinizi söyledi. Open Subtitles انه من خلال اشياء اخرى اخبرتني انك هددتها بعصا حتى تتوقف عن عزف البيانو
    - Bize çelik bir sopayla hükmediyor. Open Subtitles -فهو يتحكم بنا بقضيب من المعدن
    Bir an kendini kaybetti, demir bir sopayla bana vurdu. Open Subtitles فقد عقلة وضربني بقضيب معدني
    Bak, eğer yapsaydım onları bir sopayla püskürtüyor olurdum. Open Subtitles أنظر، لو أتحت لي الفرصة سأقاتلهم بالعصا
    Beni bir sopayla sikeceğini söylemişti. Open Subtitles قال لي أنه سيبرحني ضرباً بالعصا
    Görüyorsun ki, ben kardeşime sen onu kafasını bir sopayla ezdikten sonra elveda deme şansı bulamadım. Open Subtitles أترى، لم يكن بإمكاني أن أقول وداعاً لِأخي الصّغير ... بعد أن حطّمت رأسه اللّعينه بتلك الهراوة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more