| O bir ucube, sen bir kaltaksın, birbirinizi hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | إنه غريب الأطوار و أنتِ سافله و أنتما جديران ببعضكما |
| Benim ülkemde öfkeli kolsuz , psikopat bir ucube senin kadınını takip ediyorsa onu saklaman gerekir. | Open Subtitles | فى بلدتى, عندما يكون غريب الأطوار غاضب, غير مسلح |
| Sürtük. Manik, panik bir ucube. Salonun ortasında sarmaş dolaşlar. | Open Subtitles | مجنونة غريبة الأطوار إنه يغازلها في منتضف الحجرة |
| Ah, bir ucube. Lisede olmak her zaman kolay olmuyor, değil mi? | Open Subtitles | غريبة الأطوار , هذا ليس أسهل شيء في الثانوية , أليس كذلك ؟ |
| Korkunç bir ucube olabilir, ama hala benim oğlum. | Open Subtitles | حسناً، قد يكون مسخ كريه، ولكنه ما زال ولدي |
| Fakat sanırım seni öldürmeyen şey seni bir ucube yapar. Son karşılaşmamızdan sonra kanalizasyona kaçtım. | Open Subtitles | لكني أظن بأن ما لا يقتلك يجعل منك مسخاً. |
| Bay Weed iş yerindekilerin ne dediği umurumda değil. Ben hiç efemine bir ucube olduğunuzu düşünmedim. | Open Subtitles | سيد ويد ،انا لا اهتم بما يقوله الرجال في العمل انا لا اعتقد انك رجل غريب الاطوار |
| Bu seni normal yapmaz, Bill. Bu seni bir ucube yapar! | Open Subtitles | "هذا لايجعل منكَ شخصاً طبيعياً يا "بيل بل يجعلك غريب الأطوار |
| Orada avcılar olacak ve içeri girip senin iblisle bağlantılı doğaüstü bir ucube olduğunu ilan etmek pek iyi olmaz. | Open Subtitles | لا أعرف إن كان الذهاب إلى هناك و إعلان أنك ذو قوة خارقة غريب الأطوار و لك إتصال بكائن شيطاني هى أفضل شئ نفعله ،مفهوم؟ |
| Adam da daha yeni hastaneden attığımız çılgın, alkolik bir ucube. | Open Subtitles | وهو مجنون غريب الأطوار طُرد للتوّ من المستشفى |
| İyi, ama ürküyorum, çünkü bir ucube olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أجل، لكنني مرعوبة.. لأنني لا أظنك غريبة الأطوار |
| Tam bir ucube gibi burada dikildiğini hatırlamıyor musun? | Open Subtitles | لا تتذكرين وقوفكِ هناك وكأنكِ غريبة الأطوار |
| Evet, demek istediğim bir ucube gibi görünme. Ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أجل ، أعني لا تبدين كفتاة غريبة الأطوار ، تفهمين ما أقصدُه ، أليس كذلك ؟ |
| Aşık olduğu çocuğun bir ucube olduğunu görmeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن ترى بشكل نهائي أن حبيبها هو مسخ |
| bir ucube olduğunu söylediğinde insanlar sana nasıl bakıyor bilmiyorsun. | Open Subtitles | لا تنظر إلينا الناس بنفس النظرة ما إن تخبرهم أنك مسخ. |
| Olanlardan sonra benim bir ucube olduğumu düşünüyorlar. | Open Subtitles | منذ الواقعة، يعتقدون أنّي مسخ أو ما شابه. |
| Sen bir ucubesin. Gerçek bir ucube. | Open Subtitles | أنت غريب الأطوار، أنت مسخاً حقيقياً. |
| Şimdi tamamen bir ucube, fakat genç bayanı takıntı için suçlayamam. | Open Subtitles | لقد أًصبح مسخاً إنني بالكاد ألوم هذه السيدة على... الهوس... |
| Bir ucubeyi, bir ucube gibi muamele görmeden anlayamazsınız. | Open Subtitles | لا تستطيع فهم غريب الاطوار الا اذا تمت معاملتك كاغريب اطوار |
| Ya da tek kaşla korkunç bir ucube gibi göründüğün için olabilir mi? | Open Subtitles | أو لأن شكلك يبدو كغريبة أطوار قبيحة بدون حاجبكِ |
| "Sarışınlar Diyarı" adlı bir ucube gösterisinde yaşıyormuşum gibiydi. | Open Subtitles | شعرت بأنني أعيش في برنامج غريبي أطوار |
| bir ucube çürümüş et ve ölmüş ruhtan yeni bir hayat yaratabilir mi? | Open Subtitles | أيمكن الغريب خلق حياة جديدة من الجثث المتعفنة وآرواح الموتى؟ |
| Sinsi bir ucube olduğumu düşündüğüne dair teorimi kanıtlayan bir şey. | Open Subtitles | والذي يبرهن حقيقة نظريتي عن أنه يفكر أنني أبحث عن النزوة |