Birkaç yüz polis ve koruma bir yeraltı direniş hareketi kurmuş. | Open Subtitles | بضعة الآلاف من الشرطه و الحراس شكّلت تحت الأرض حركة مقاومة. |
Bu çorak arazi, aslında bir yeraltı harikalar diyarının üzerinde. | Open Subtitles | أسفل هذه الأرض القاحلة ، يقع عالم عجيب تحت الأرض. |
Şey, bu piyasada iyi bir yeraltı mekânı bulmak oldukça güç. | Open Subtitles | في هذا السوق يصعب الحصول على سكن مناسب تحت الأرض |
Karez olarak bilinen kanallardan oluşan bir yeraltı şebekesiyle su Turpan'ın sokaklarına ve oradan da bağlara taşınıyor. | Open Subtitles | قنوات شبكة تحت أرضية المعروفة بكاريز ستعمل شوارع تروبان لتحويل الماء إلى مزارع العنب. |
Cesetleri, "Ölüm Kanalı" denilen bir yeraltı tüneli aracılığıyla binadan çıkarıyorlarmış. | Open Subtitles | يقومون بإخراج الجثث عبر نفق تحتَ الأرض "كان يسمى بـ "سقوط الموت |
Ana tapınağa çıkan bir yeraltı tünel sistemi var. | Open Subtitles | هناك نظام أنفاق تحت الأرض يؤدي إلى المعبد الرئيسي |
bir yeraltı örgütünü keşfettikten sonra nükleer bir saldırıya karşı gelmek için birlikte mücadele eden bir grup örgütlenmemiş çiftçinin hikayesi. | Open Subtitles | يحكي عن مجموعة من المزارعين الغير نقابيين يتحدون للنجاة من هجوم نووي بعد اكتشاف شركة سرية تحت الأرض |
Dokuz yaşındayken, abim beni bir yeraltı tünelini göstermeye götürdü. | Open Subtitles | عندما كنت فى سن التاسعة قام أخى الأكبر بوضعى فى نفق تحت الأرض |
Bakın, böyle bir yeraltı işi derecelendirilmiş bir kesinlik ister böylece yerin jeolojik temeli bozulmaz. | Open Subtitles | بمعنى؟ انظري، عمل تحت الأرض كهذا يجب أن يقاس بدقة حتى الأساس الجيلوجي للمكان لا يتغير |
Gün ışığı veya pencere olmadığına göre, tahminimce bir yeraltı sığınağındayız. | Open Subtitles | استناداً لحقيقة أنه لا يوجد هنا ضوء طبيعي أو نوافذ أفترض أنه مخبأ تحت الأرض |
Kaynağımın belirttiğine göre bir yeraltı kulübünden geliyormuş. | Open Subtitles | وأوقعَ هذِه والتي طبقا لمصدري أتت من نادي تحت الأرض |
Bak, günlerimi bir yeraltı hapishanesinde hamam böceklerini evcil hayvanlarım yaparak geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أود أن أُنهي حياتي ،في سجنٍ ما التي تحت الأرض أرعى الصراصير كحيواناتٍ اليفة |
Onun bir yeraltı türü olduğunu anlattım. | Open Subtitles | و أنه من سلاله تعيش تحت الأرض على الأرجح |
Sanırım bir sonraki lafınız bir yerlerdeki bir yeraltı tesisinde bir derin devletimiz olduğu yönünde olacak. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي ستقوله.. هو أننا نمتلك حكومة خفية في مجمع تحت الأرض بمكان ما. |
Lav tüpleri, bir yeraltı nehri olduğunda meydana geldiler. | Open Subtitles | تكوّنت أنابيب الحمم بوجود نهرٍ تحت الأرض |
Sözleşmede bir yeraltı ağından bahsediliyor, bu da güvendiği birkaç adamı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | اللغة في عقدهم تتحدث عن شبكة تحت الأرض مما يعني انه لديه القليل من الرجال الموثوقين |
Mekanları, tek bir giriş çıkışı olan bir yeraltı labirenti gibi. | Open Subtitles | مكان تجمعهم، متاهة تحت الأرض وبطريق واحد للدخول والخروج |
Yeraltı dünyasının uğrak yeri olan bir yeraltı hastahanesi burası. | Open Subtitles | هذه عيادة تحت أرضيّة للقاطنين تحت الأرض. |
Evet, büyük bir yeraltı hazine odasında. | Open Subtitles | نعم، في تحت أرضية كبيرة غرفة كنز. |
Aniden, bir yeraltı morgunda, Cardiff'te ıslak bir gecede, bir bülbülün şakımasını duyuyorum. | Open Subtitles | ، فجأة ، وفي مشرحة تحت أرضية ... في ليلة رطبة في كارديف أسمع شدو العندليب |
Yetkililerin söylediğine göre 5 erkeğin cesetleri İstasyon Şefi'nin kabininin olduğu kalıntıların altındaki gizli bir yeraltı odasında bulundu. | Open Subtitles | حيثُ تعتقد السلطات أنّ بقايا الذكور الخمسة... كُشفت في غُرفة تحتَ الأرض تحتَ أنقاض كوخ ناظر المحطة. |