Hep gitmek istediğim bir yerdi ruhani bir yolculuk gibi olacak. | Open Subtitles | انه.. مكان اذهب ابيه دائماً ما أتوقعه أن تكون رحلة روحانية. |
Bebop için hızlı bir yolculuk oldu, sadece iki bölüm kaldı. | Open Subtitles | لقد كانت رحلة سريعة على متن البيبوب، ولم يبقَ سوى حلقتين |
Pekala, çok uzun bir yolculuk olacak millet, ama sizi özgürlüğe götüreceğim. | Open Subtitles | كل الحق، فمن سيصبح رحلة طويلة، والجميع، لكني سوف تقودك الى الحرية. |
İçinde Pam'in adının olduğu yeni bir yolculuk planı çıkartayım. | Open Subtitles | أستطيع طباعة برنامج رحلة جديد مع كتابة أسم بام عليه |
- Uzun bir yolculuk ve küçük bir zaferdi, Majesteleri. | Open Subtitles | ؟ لقد كانت رحلة طويلة ياصاحب الفخامة, وآلت ببعض النتائج |
Belki de engebeli bir yolda uzun bir yolculuk yapmalıyız. | Open Subtitles | أقصد ربما يمكننا أن نأخذ رحلة طويلة على طريق وعر |
Eğer elimiz boş dönersek bu tek yönlü bir yolculuk olacak. | Open Subtitles | ،اذا لم نعد بأي شيء ستكون رحلة ذهاب فقط من الأساس |
Bu, 50 derecelik boğucu sıcaklıkta, on mil sürecek korkunç bir yolculuk. | Open Subtitles | إنها رحلة ملحمية بطول عشرة أميال في حرارة خانقة تصل خمسين درجة |
Otopsi raporu saniyeler içinde iki saatlik bir yolculuk yaptı. | Open Subtitles | تقرير تشريح الجثة قدُم للتو منذ ساعتين رحلة في ثوان |
Bu bir günde olmayacak. Bunu şimdiden söylüyorum, bu hayatboyu sürecek ama çıkmamız gereken bir yolculuk. | TED | هذا لا يحدث بين ليلة وضحاها أقول لكم هنا هذه رحلة طوال الحياة ولكن كلنا من اللازم أن نأخذها. |
Kendi bedenimi tanımak ve bedenimin içinde rahat hissetmek trans biri olarak hayat boyu bir yolculuk oldu. | TED | اكتشاف جسدي وكيفية ارتياحي معه كعابر جنسياً رحلة تستمر طوال العمر. |
CA: Yani şimdi, eğer evle iş arasında kısa bir yolculuk yaparsan sürersin, geri gelirsin, evde şarj edersin. | TED | ك أ: أعتقد أنه الآن إن كانت لديك رحلة قصيرة فيمكنك القيادة ثم العودة وشحنها في المنزل |
Bu sizin ve benim uzun yıllardır sürdürmekte olduğumuz bir yolculuk. Bu yolculuk 50 yıl önce, insanlar gezegenimizin dışına ilk adım attıklarında başladı. | TED | وهي رحلة مضينا فيها أنا و انتم لسنوات عديدة وقد بدأت منذ مايقرب من 50 عاما عندما خطى الإنسان لأول مرة خارج كوكبنا. |
Bayanlar ve Baylar, Sizi bir yolculuğa çıkarmak istiyorum, kendi seslerini içinde barındıran kıtalar boyu bir yolculuk. | TED | إذن سيداتي سادتي، أود أن آخذكم في رحلة عبر القارات وعبر الصوت نفسه. |
Tahminlerimize göre böyle bir yolculuk 40 dolar civarında tutacaktır, bu da işletme yapılabileceği anlamına geliyor. | TED | وتقديرنا لتكلفة رحلة كهذه حوالي 40 دولار، والتي يمكنكم حقًا إنشاء مشروع تجاريّ بها. |
Bir ateş böceği hastası olarak, son 20 yıl benim için bayağı heyecanlı bir yolculuk oldu. | TED | النضال من أجل الفرصة الإنجابية. بصفتي عاشقة لليراعات كانت السنوات العشرين الماضية رحلة مثيرة لي إلى حدٍّ بعيد. |
Bu, ağır sonuçları olan küçük bir yolculuk. | TED | كانت رحلة قصيرة ولكن نتائجها كانت ضخمة. |
Normal bir yolculuk hikayesinin girişinde, yolculuğa karar verilir gelişmedeyse yolculukta bir felaket olur, hikayenin sonunda yeniden bir araya gelinir. | Open Subtitles | الفصل الأول سينتهي بقرار الذهاب في الرحلة الفصل الثاني سيكون عن الرحلة و سينتهي بكارثة و الفصل الثالث سيكون عن عودتنا |
İki at da iyi bir yolculuk yaptı, iyi eğitildiler. | Open Subtitles | كلا المهرين قاما برحلة جيدة إلى هنا وتدربا بشكل جيد |
Haritaya göre... dört beş saatlik bir yolculuk bizi bekliyor. | Open Subtitles | .... طبقا للخريطه تنتظرنا رحله حوالي أربعه أو خمسه ساعات |
Uzun bir yolculuk geçireceğimiz için, kendimi yoracak egzersizler yapıyorum sadece. | Open Subtitles | بما اننا سنستقل الطائرة لرحلة طويلة، علي اولا أن اتمرن كفاية |
Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti, dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya. | TED | كانت رحلةً أو بعثة إلى أنتركتيكا أبرد قارة على وجه الأرض وأكثرها جفافًا وريحًا وارتفاعًا. |
Uzun bir yolculuk oldu ama neredeyse vardık. | Open Subtitles | قد كان طريقاً طويلاً، لكن.. كدنا نصل |
Chicago'ya hoşgeldiniz, efendim. - İyi bir yolculuk geçirdiniz mi? | Open Subtitles | فريد بارون, أهلا بك في شيكاجو سيدي هل كانت رحلتك جميلة ؟ |
Önümüzde de zorlu bir yolculuk. | Open Subtitles | و لدينا سفرة صعبة أمامنا |
Kıyı tarafına kısa bir yolculuk yapıp döneceğini sanıyordum. | Open Subtitles | خلت أنها جولة سريعة قرابة الساحل وتعودون، |
Madem bu kadar süper bir iş çıkarttın ismi lazım değille geçmişe ufak bir yolculuk yapmak ister misin? | Open Subtitles | بما أنّك تبدع في عملك أتودّ قسط حميميّة كالأيام الخوالي مع الفتاة التي نعرفها؟ |
İzlediğiniz dalış sadece bir yolculuktur, İki nefes arasındaki bir yolculuk. | TED | هذا الغطس الذي شاهدتموه للتو هوَ سَفر. سفر بين شهيقين. |
Zor bir yolculuk yapmışa benziyorsun. Belki bunları daha sonra konuşmalıyız. | Open Subtitles | يبدو أن رحلتك كانت صعبة ربما علينا التكلم في الأمر لاحقاً |