"bir yoldur" - Translation from Turkish to Arabic

    • وسيلة
        
    • إنه طريق
        
    • يسيرًا
        
    • طريق صعب
        
    MRI çalışmaları, ilgili ağı saptamak için umut verici bir yoldur. TED تُعدّ دراسات التصوير بالرنين المغناطيسي وسيلة واعدة لتحديد مواقع الشبكات المعنيّة.
    Bu, siparişleri tamamlamak için sadece verimsiz değil ayrıca hiç de tatmin edici olmayan bir yoldur TED هذه الوسيلة ليست فقط غير مجدية لتعبئة الطلبات، اتضح أيضًا أنها وسيلة لا تلبي الطلبات.
    İnsanları şok ederek değişime zorlamak yerine, onlara dönüşümsel değişim hakkında eğitim vermek değişim uygulamak için her zaman daha iyi bir yoldur. TED الآن أنا أعلم أن تعليم الناس هو تغيير انتقالي بدلًا من صدمهم بالتغيير هو دائما وسيلة أفضل لتنفيذ التغيير
    Sıfırdan başlayıp zengin olmak uzun ve zorlu bir yoldur. Open Subtitles إنه طريق قاسي و طويل للبدأ من الصفر إلى الثروة.
    Orası çok üzücü bir yoldur. Open Subtitles على طول الطريق السريع رقم 26 إنه طريق سريع حزين
    Ama uluslararası sulara kaçmak için iyi bir yoldur. Open Subtitles "لكنّه يشكّل مهربًا يسيرًا إلى المياه الدوليّة"
    Sağda solda hemşirelerin dedikodusunu yapan doktorlardan mı olmak istiyorsun? Hiç girmemen gereken bir yoldur. Bildiğini kendine sakla. Open Subtitles هل تريد ان تصبح واحد من الاطباء اللذين ينشرون الاشاعات عن الممرضات انه طريق صعب الانحدار به, لماذا لا تحتفظ بذالك لنفسك, لا تكون حقيراً
    İnanılmaz büyük çapta bilgi ve bilinmişleri küçük bir boşluğa sıkmak gibi bir yoldur. TED انها وسيلة لضغط كمية هائلة من المعلومات والإدراك في مساحة صغيرة.
    Okulda soru sormak öğrenmek için iyi bir yoldur Open Subtitles طرح الأسئلة في المدرسة وسيلة رائعة للتعلّم.
    İnsanları törenin nasıl olacağı ve yadigârları nereye gönderecekleri ile ilgili bilgilendirmek açısından iyi bir yoldur. Open Subtitles إنّها وسيلة جيّدة لإبلاغ الناس عن المأتم ومكان إرسال التذكارات
    Bilim, bazı şeylerin bilinmesini bize öğreten bir yoldur. Open Subtitles العِلم هو وسيلة لتعليم كيفية جعل بعض الشيء ليكون معروفاً
    Araba kazası cinayeti örtbas etmek için iyi bir yoldur. Open Subtitles حوادث السيّارات تُعدّ وسيلة جيّدة للتغطية على جريمة قتل.
    Sikke bastırmak, hükümdarların reklamını yapması için müthiş bir yoldur. Open Subtitles العملات تعد وسيلة رائعة للأباطرة للإعلان عن حكمهم
    Dağların arasından geçen tehlikeli bir yoldur o. Open Subtitles إنه طريق خطر يأخذه خلال الجبال
    Dağların arasından geçen tehlikeli bir yoldur o. Open Subtitles إنه طريق خطر يأخذه خلال الجبال
    Gece seyahat etmek için tehlikeli bir yoldur burası. Open Subtitles إنه طريق خطير تسافره ليلاً
    Başarısızlığa giden açık bir yoldur.. Open Subtitles إنه طريق أكيد نحو الفشل.
    Ama uluslararası sulara kaçmak için iyi bir yoldur. Open Subtitles "لكنّه يشكّل مهربًا يسيرًا إلى المياه الدوليّة"
    Kılıçsız cesaret çok daha çetin bir yoldur. Open Subtitles الشجاعة بدون السيف , طريق صعب جدا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more