| Uzun bir zamandır evde pişirilmiş bir yemeğe davet edilmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أدعى الى عشاء طبخ منزلي منذ وقت طويل. |
| Uzun bir zamandır inek değilim, öyle değil mi? | Open Subtitles | و أنا لم أنكب علي المذاكرة منذ وقت طويل جدا |
| Alınma anne ama uzun bir zamandır aile gibi değildik biz. | Open Subtitles | لا , بدون اهانه يا امى نحن لم نعد عائله منذ وقت طويل |
| sebep önemlidir.Çünkü bu tarihte çok özel bir zamandır. | TED | السبب انها مهمة هو انه وقت مميز من التاريخ |
| Uzun bir zamandır ilk kez birisinin yanında olmak istedim. | Open Subtitles | لأنني كنت أعرف ان هذا سيكون صعب عليك ولاول مرة منذ وقت طويل اردت ان اكون في مكان لشخص ما |
| Sen zaten bunu uzun bir zamandır düşünüyordun. | Open Subtitles | كنتِ تفكرين بذلك منذ وقت طويل؟ |
| Hiçbir şeyim yok. Çok uzun bir zamandır çalışmadım. | Open Subtitles | ليس لدي شيء، لم أعمل منذ وقت طويل |
| Çok uzun bir zamandır seni hazırlıyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يعدونك منذ وقت طويل جدا |
| Bunu çok uzun bir zamandır bekliyordum işte. | Open Subtitles | كنت أنتظر هذه اللحظة منذ وقت طويل |
| Ve çok uzun bir zamandır hayatını yiyip bitiriyordu. | Open Subtitles | لقد كان يمتص حياتك منذ وقت طويل |
| Pekala, uzunca bir zamandır, yüksek lisans yıllarımdan beri, DNA çipleri yapmakla uğraşıyordum -- bu, DNA'nın cam üzerindeki baskısı. | TED | منذ وقت طويل حين كنت في الدراسات العليا كنت أتسلى بصناعة شرائح الحمض النووي هذا معناه ( طبع الحمض النووي على الزجاج) |
| Bunu çok uzun bir zamandır istiyordum. | Open Subtitles | لقد أردت هذا منذ وقت طويل |
| Bizi bayağı bir zamandır rahatsız ediyor zaten. | Open Subtitles | إنه يزعجنا منذ وقت طويل |
| Bu felç edici bir zamandır. | TED | انه وقت الشلل. |