Çocuklarda da empatiyi bu şekilde ölçüyoruz, sıkıntılı bireylere nasıl tepki verdiklerini inceleyerek. | TED | في الواقع هذه طريقة قياسنا للتعاطف لدى الأطفال، بالنظر إلى طريقة تعاملهم مع الأفراد الحزينين. |
Bunlar bireylere ve gruplara karşı, ve hatta kendimize karşı yöneltilebilirler. | TED | قد يتم إطلاقها على الأفراد والجماعات ويمكن أيضا أن نطلقها على أنفسنا |
Kuruluş veya bireylere bu standartlara erişmek için çaba göstermelerini isteyeceksem, ben kendimi ve işlerimi de irdelemem gerekir. | TED | إذا كنت سأسأل المنظمات و الأفراد للسعي لإتباع هذه المعايير و أنا أيضاً أحتاج لإكتشاف نفسي و امكانياتي |
diye sorduk. Çünkü, hepimizin güvendiği sosyal doku pahasına bireylere hizmet etmeyen ürünlere ihtiyacımız var. | TED | لأننا بحاجة إلى منتجات لا تخدم الأفراد على حساب النسيج الاجتماعي الذي نعتمد عليه جميعاً. |
Böyle rakamlar söz konusu olunca bireylere dikkat etmemeye başlarsın. Önem verilmez olurlar. | Open Subtitles | في أرقامٍ كهذه يفقد الأفراد قيمتهم يضيعون في الشقوق |
3D-yazıcı bireylere özel tedavi uygulamamızı sağlayacak. | Open Subtitles | الطباعة ثلاثية الأبعاد ستمكننا من تصميم العلاج لحاجات الأفراد الخاصة. |
Tüm bu yeni teknolojiler otizmli bireylere etki edebilmemiz için bize muazzam fırsatlar sunuyor, ama hâlâ önümüzde uzun bir yol var. | TED | كل هذه الوسائل التكنولوجية الحديثة تقدم فرصاً هائلة لنا كي نكون قادرين على التأثير على الأفراد المصابين بالتوحد، و لكن ما زال لدينا طريق طويل لنسلكه. |
Aslında uygunsuz bir şey söyleyen ya da kötü bir yorum yapan doktorlar illa ki kötü ya da kaba insanlar olmayabilir, yalnızca bu bireylere nasıl davranılması gerektiğini öğrenmemiş olabilirler. | TED | العديد من الأطباء الذين يقولون شيئًأ غير مناسب أو يقولون شيئًا ما سلبيًا، ربما لم يأتون من مكانٍ خبيثٍ أو لئيمٍ، ربما لم يتدربوا أبدًا على كيفية الاعتناء بهؤلاء الأفراد. |
Bu maliyetli seferleri finanse etmek için şirket sivil vatandaşlara yöneldi. Yani geminin kârından pay karşılığında seferlere destek için para yatıracak bireylere. | TED | من أجل تمويل رحلاتهم باهظة الثمن، اتجهت الشركة للمواطنين - الأفراد الذين يستطيعون استثمار المال لدعم الرحلة في مقابل حصة من أرباح السفينة. |
Ve elbette bireyler için kaygılanmamız gerekiyor. Özellikler bir yöne veya başka bir yöne terkedilmiş hisseden bireylere. | TED | وبالطبع نحتاج لأن نقلق بشأن الأفراد . تحديداً الأفراد الذين يشعرون بأنهم تم إهمالهم ، بطريقة أو بأخرى . |
The New York Times'ın veya The Washington Post'un her gün yaptığı bir şeyden farklı bir şey yapmayan bireylere karşı | Open Subtitles | رُبما يكون هذا القانون لا مثيِل لهُ لو إن قانون التجسس كان قد تمّ إستخدامُه، لكي يُهاجِم الأفراد الذين لم يقوموا بأكثر مما، |
Kırmızı etiketi okudum, çok sağ ol ama yalnızca karaciğer ve böbrek hastalığı çeken bireylere zararlı ki Oratni söz konusu bile değil ve hamile kadın. | Open Subtitles | لقد قرأت البطاقة، وشكراً لكِ كثيراً إنّه ضارّ فقط لأولئك الأفراد الذين يعانون من تليّف الكبد والكلى الذي يجعل (أوراتني) تماماً خارج المسألة، والنساء الحوامل |
Kırmızı etiketi okudum, çok sağ ol ama yalnızca karaciğer ve böbrek hastalığı çeken bireylere zararlı ki Oratni söz konusu bile değil ve hamile kadın. | Open Subtitles | لقد قرأت البطاقة، وشكراً لكِ كثيراً إنّه ضارّ فقط لأولئك الأفراد الذين يعانون من تليّف الكبد والكلى الذي يجعل (أوراتني) تماماً خارج المسألة، والنساء الحوامل |
Çünkü benim gibi bireylere karşı kültürel bir önyargı içeriyor. | Open Subtitles | ... ضد بعض الأفراد وأنا منهم) |