Artık baş ağrılarını iki grupta inceliyoruz: birincil baş ağrıları ve ikincil baş ağrıları. | TED | اليوم، صنّفنا الصداع إلى معسكرين: الصداع الأساسي والصداع الثانوي. |
İkincil baş ağrılarında sebep belirginken birincil baş ağrıların kökeni bilinmiyor. | TED | في حين أن السبب واضح في الصداع الثانوي، تبقى أصول الصداع الأساسي غير معروفة. |
Hepimiz arasındaki birincil iletişim biçimi konuşmadır. | TED | التخاطب هو الطريقة الأساسية للتواصل بيننا. |
Burada birincil düğümlerin nasıl göründüğünü görebilirsiniz. Ve Seattle kadar bir alana yayılabilecek bir güç ve bant genişliğine sahip bir alt-istasyon gibi. | TED | هذا هو ما تبدو عليه إحدى تلك الروابط الأساسية وهي كمحطة فرعية مع طاقة وسعة موجية تستطيع الإنتشار فوق مساحة بحجم سياتل |
Çamaşırcı kadın benim birincil ölüm sebebini bulmama engel oldu. | Open Subtitles | بشرة المرأة الغاسلة منعتني من التحديد الدقيق لسبب الوفاة الرئيسي |
Doğrudan birincil kaynağına erişme birincil kaynağı ile doğrudan | Open Subtitles | الوصول للمصدر الأساسيّ مباشرة المصدر الأساسيّ مباشرة |
Merhaba, şu an kurulum modundayım ve birincil kullanıcı bağına hazırım. | Open Subtitles | مرحبًا. إنّي الآن في طَور التّنصيب وجاهزة للارتباط بالمُستخدم الرّئيسي. |
Balthazar Blake, birincil Merlin'i bulmuş olabilir. | Open Subtitles | (بالتازار بليك)، ربّما قد عثرَ على الـ"مُختار". |
"Nükleer elektrik santrali" ve "birincil nüfus merkezi" kelimeleri tam olarak birbirleriyle uyumlu değiller. | Open Subtitles | فوجود محطة للطاقةٍ النووية، في .. قلب مدينةٍ آهلةٍ بالسكان ... لهو أمرٌ يبعث على القلق |
Yani birincil değerlendirme de değişmedi; hâlâ kötü, hâlâ suçlanabilir. | TED | لذا أول احتمال لم يتغير مازال سيئاً ويستحق اللوم. |
Son evre de, birincil duygusal bağları birbirinden koparma. | Open Subtitles | المرحلة الأخيرة هي قطع الرابط العاطفي الإبتدائي. |
Şimdi, kapalı devre rebreather'ın ikinci temel bileşeni de gaz sistemidir. Bunun birincil amacı | TED | الآن العنصر الثاني الرئيسي لنظام إعادة التنفس الدائري المغلق هو نظام الغاز. الآن الغرض الأساسي من نظام الغاز |
Öte yandan, lifin uzunluğu, yumuşaklığını büyük ölçüde etkiler, bu da birincil duvar katmanının yeniden yapılandırılmasıyla bağlantılıdır. | TED | من ناحيةٍ أخرى، تتأثر نعومتها بطول الليف بشكل كبير، الذي يتحدد خلال إعادة تشكيل طبقة الجدار الأساسي. |
birincil suç mahallimizi bulduk galiba. | Open Subtitles | أعتقد بأننا وجدنا مسرح الجريمة الأساسي أظن ذلك |
Geminin sonunda, birincil Uçus Güvertesinden bir çikis var. | Open Subtitles | هناك مخرج يا دكتور، في نهاية السفينة، يؤدي للسطح الأساسي |
Bizim birincil görevimiz hala Amerikalıların hayatını korumak. | Open Subtitles | إن مهمتنا الأساسية لا زالت هي حماية الأرواح الأمريكية |
İlk İspanyol Cumhuriyetinin birincil günahı kurumlardaki kangreni konuşmalarla tedavi etmeye çalışmasıydı. | Open Subtitles | الخطيئة الأساسية للجمهورية الإسبانية الأولى... هي محاولتها معالجة فساد... المؤسسات عبر الخطابات |
Sekiz yıl gibi kısa bir sürede bulaşıcı olmayan hastalıklar Afrika'daki ölümlerin birincil sebebi olacaklar. | TED | في ٨ سنوات قصيرة ، الأمراض غير المعدية سوف تصبح السبب الرئيسي للوفاة في أفريقيا |
birincil hedefimiz tüm insanlığın yok olmasını sağlamaktı. Ancak artık buna gerek yok. | Open Subtitles | كان هدفنا الأساسيّ محو البشرية قاطبةً، لكن لا داعيًا لذلك الآن. |
birincil kullanıcım olarak güvenle sana bağlıyım artık. | Open Subtitles | صرتُ الآن مرتبطة بك بأمانٍ كمُستخدمي الرّئيسي. |