Bal hardallı jambon ve kaşar peynirli, mini portakallı bisküviler. | Open Subtitles | البسكويت البرتقالي الصغير مع لحم خنزير وخردل وعسل وجبن تشادر |
Geçen ay İtalya'da trende. Hazımlı bisküviler. | Open Subtitles | فى القطار, فى ايطاليا, الشهر الماضى البسكويت الهاضم |
Gerçekten çok acıktıysan, köşede bisküviler var. | Open Subtitles | إذا كنت جائعا جدا فهناك صندوق من البسكويت في الزاوية |
Yaptığın et suyu ve bisküviler çok güzeldi. | Open Subtitles | بالامس لقد صنعتي البسكويت بالصلصة بطريقة جميلة جداً |
Zeytinler üzerine fiyonklar koymak bisküviler, bunlar iş değil. | Open Subtitles | ضِعىُ الأقواسَ على السلة وقليلاً من الزيتون وبسكويت ليست بعمل . |
Başka bir şey düşünmeliyim. bisküviler hakkında hayal kurayım. | Open Subtitles | أحتاج التفكير بشيء آخر استمر بتخيل البسكويت |
Şaşaalı bisküviler getirdim. Bir sürü çiçek almışsınız. | Open Subtitles | لقد أحضرت البسكويت فتوقعت أن لديكم الكثير من الورود |
Ben onlara "hazımlı bisküviler" derim. | Open Subtitles | انا ادعوهم دائما"البسكويت التاخم" |
Son olarak da bisküviler. | Open Subtitles | وأخيراً البسكويت. |
Sonra, bisküviler bitti. | Open Subtitles | ثمّ، إستنفذت البسكويت |
Kahve ve bisküviler. | Open Subtitles | و القهوة و البسكويت. |
Oh, bunlar abim Chett'in zulasından arakladığım bisküviler. | Open Subtitles | لقد سرقت هذا المخبأ السري من (البسكويت من اخي (جي |
bisküviler bile değil. | Open Subtitles | لا يوحد على الأقل البسكويت. |
Brunch'ım için bisküviler yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أصنع البسكويت للغداء |
- Bu bisküviler yukarı çıkmış? | Open Subtitles | -هل هذا البسكويت يؤخذ للأعلى؟ |
bisküviler. | Open Subtitles | أوه، البسكويت. |
bisküviler hazır. | Open Subtitles | البسكويت جاهز. |
Bu bisküviler Bob için. | Open Subtitles | هذا البسكويت لـ(بوب) |
Peki bisküviler, onlar da bebeğin mi? | Open Subtitles | وبسكويت. هل هذا للطفل أيضا؟ |