"bizimle değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليس معنا
        
    • ليست معنا
        
    • يعد معنا
        
    Şüphesiz o bizimle değil, fakat Hilye onu canlandırır, onun varlığını daha yakınlaştırır. Open Subtitles وبالطبع هو ليس معنا الأن ولكن وصفه يجعل صورته اكثر قربا
    O bizimle değil, ayrıca yetişkin de değil. Open Subtitles إلى جانب واقع أنه ليس معنا في الحقيقة هو ليس في الحقيقة بالغ
    Gençliğinizde sizi ezen zorba burada bizimle değil. Open Subtitles المتنمر الذي أرهبك في صغرك ليس معنا على الطاولة اليوم
    Bayan Solomon artık bizimle değil. Atmosfere girerken yandı. Open Subtitles زوجتى ليست معنا الان , لقد احترقت فى الغلاف الجوى
    - bizimle değil. - Eşyalarını almaya geldik. Open Subtitles هي ليست معنا لقد أتينا من أجل أغراضها
    Bu ülkede başka hangi dille konuşulduğunu sanıyorsunuz Bayım? O bizimle değil. Open Subtitles ماذا تعتقد أننا نتحدث فى هذه البلد إنه ليس معنا
    Bir oyun oynuyor gibi gözüküyor yalnız bizimle değil, herkesle birlikte. Open Subtitles و كأنه يلعب لعبة ليس معنا فحسب لكن معهم جميعا
    bizimle değil ama Las Vegas'taki bir grup Ermeni gangsterle olabilir. Open Subtitles ليس معنا. لكن إحتمال هي في خطر من مجموعة مجرمين أرمينيين بـ لاس فيغاس
    Davacı aracını üçüncü bir tarafa emanet ettiyse ve üçüncü taraf da aracı bize sattıysa davacının anlaşmazlığı üçüncü tarafladır, bizimle değil. Open Subtitles اذا كانت المدعيه باعت سيارتها لطرف ثالث ونحن اشترينا السياره من هذا الطرف الثالث إذاً فاختلاف المدعيه مع الطرف الثالث ليس معنا
    Duayı bırak. Tanrı şu anda bizimle değil. Open Subtitles وفر صلواتك ربك ليس معنا هنا الآن
    Onunla tanrı ile işi var bizimle değil. Open Subtitles إن مشكلتها هي مع الإله و ليس معنا
    Frankie bizimle değil Sarah. Open Subtitles فرانكي ليس معنا يا ساره
    Arkadaşınız artık bizimle değil. Open Subtitles صديقك ليس معنا الأن
    Ama bugün o bizimle değil. Open Subtitles . لكن اليوم هو ليس معنا
    Güvende. Ama korkarım bizimle değil, Henry. Open Subtitles إنه في أمان لمنه ليس معنا (كما أخشى، يا (هنري.
    Fakat Lord Stanley henüz bizimle değil. Open Subtitles لكن اللورد (ستانلي) ليس معنا بعد
    ama o bizimle değil. Open Subtitles ولكنها ليست معنا
    O da "bizimle değil" dedi. Open Subtitles قال إنها ليست معنا
    Artık bizimle değil, Toni. Open Subtitles انها ليست معنا بعد الان
    Kapıyı açın. Onun kavgası bizimle değil. Open Subtitles إفتح الباب، خلافته ليست معنا.
    - Neyse ki bizimle değil. - Kesinlikle. Open Subtitles لحسن الحظ انها ليست معنا - اجل -
    Bir tanesi artık bizimle değil ve diğerine karşı hala hislerin var. - Özür dilerim. Open Subtitles احدهما لم يعد معنا والاخر لازلتي تحملين المشاعر اتجاهه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more